Önce, toprak, çiçek, saksı almak için sera dolaştık. Sonra, sepet, hasır, saz örtü almak için Eminöünü'ne Hasırcılar Caddesine gittik.
Uzun dolaşmalar, sormalar, soruşturmalar sonucu anladık ki, Hasırcılar Caddesinde eski usul hasırcı kalmamış. Bir iki tane hasır ve saz örtü satan dükkan, bir iki tane Çin işi sepet satan dükkan dışında kalanlar, pasta malzemesi, oyuncak vs. satıcısı olmuş.
Sonunda Bayan D. bahçe duvarındaki parmaklık görüntüsünü ehlileştirmek için 5 metrelik bir bambu/saz rulosu aldı, bunu arabaya çeşitli manevralarla yerleştirdik. Ertesi gün sazlar kesildi, duvarüstü/parmaklıklar arası yerini aldı.
Yorucu alışveriş sonrası, birer yorgunluk kahvesinden sonra bahçevanlığa başladık.
Saksıların değiştirilmesi, çiçek ekilmesi, fidelerin taşınması ile uğraşmak bedensel olarak yorucu gibi gözükse de aslında ruhumuzu dinlendirdi.
Öyle ki, gece bahçede dolunayı seyrederken kendimi tatilde gibi hissettim.
Sabahına bir de arkadaş elinden çıkma mükellef pazar kahvaltısı eklenince, tatil duygusu tam oldu.
Tatil duygusunu çeşitlendirmek için bir de sinemada film seyretmeli dedik ve de Şule'mle Quartet'e gitmeye niyetlendik. Fakat, trafik yoğunluğu hatta değil yoğunluğu tıkanması nedeniyle, az daha planlar suya düşüyordu.
Neyse, son saniyede film başlamadan sinema koltuğuna oturmayı başardık.
İyi de olmuş! Böylece çok tatlı bir yaşlılık, yaşlı insan filmi izlemiş olduk.
Harika bir gün olmuş, sazlık fikriyse çok güzel:)
YanıtlaSilSevgili Fadiş,
YanıtlaSilGerçekten çok güzel oldu.
En güzeli de toprak ve çiçekle uğraşabilmek.
:)