İşte teknemiz.
Yeteri kadar büyük, yeteri kadar konforlu, yeteri kadar sade, olduğunca güzel.
Düştük yola denmez, açıldık denize denir.
Fısıldadım denize, yolumuz açık olsun: Vira bismillah!
Uzak kıyılar yakın oldu, demir attık. Kıyıdaki zeytin ağacına selam gönderdim
Sıra sıra dağlar kıyıları boğaz haline getirmiş, yolu açmış.
Sabah buğusu bürümüş dağlara el salladım.
Kayalıkların tepesinde durup biz fanileri izleyen dağ keçisi ile de selamlaştık.
Gün doğarken güneşin ilk ışıklarına anlattım, içimdeki şarkıyı söyledim.
Ve öğlen kızgın güneşte yanan kızıl kayalara da ...
Sonra onca güneşin ortasında bir bulut belirdi, o da dinledi.
Deniz dağ misali kocaman kayalarda o derin mağaraları nasıl oluşturmuş, bilen var mı?
Evet evet, gördünüz mağaranın girişindeki denizin rengini, yakından bakalım isterseniz.
Hangi maviyi tercih edersiniz, firuze mi, turkuvaz mı, azur mu?
Olur mu hiç?
Yelkenlisi olmayan deniz sergüzeşti olur mu?
Onlar yarıştı rüzgârla, rüzgârı değdi geçti tenime.
çok güzel kareler, çok güzel kelimeler ve çok güzel duygular...
YanıtlaSilah ne güzel...
YanıtlaSilSevdacığım,
YanıtlaSilSağol. Güzelliğin içinde nefes alınca, yansıması böyle oluyor, demek ki. :)
Bu yolculuk sahiden güzel oluyor Şulem. :)
YanıtlaSilBir gün birlikte de yapsak...