sol gözüm seyiriyor, hayırdır

gözün seyirince haber alırmışsın, sağ göz sağlığa sol göz varlığa derler.

bir seferinde yine sol gözümün üst göz kapağı bir hafta filan seyirmişti, sonra bi haberler almıştım, ilginç gelişmeler olmuştu... 

bazen avucum kaşınıyor. çocukluktan aklımda kalmış, kaşınan elini saçına sürersen para gelirmiş derlerdi.

bir de sağ kaşınırsa para gelirmiş de sol kaşınrsa para harcarmışsın da filan, böyle bi şeyler...

şimdi bloglara baktım da, bir sessizlik bir durgunluk...

ig ve fb hızlı, fotoğraflı, bakıp geçmeli, en fazla bir like için tıklamalı halleriyle, günümüzdeki zamanın hızlı geçişine pek uygun. 

twt yine de yazı yoğunluklu sayılır bu durumda, kelime sayısı sınırlı da  iki satır yazı yazılıyor ya.

blogların ömrü bu kadarmış diyeceğim, kıyamıyorum demeye.

en çok eski blog arkadaşlığını, blog sayesinde tanıdığım  arkadaşlarımı özlüyorum.

haftasonu yine düğün telaşı vardı.

nikah için biraz erkence gidip, deniz kenarında durudum, boğaz'a baktım, iç geçirdim ne güzel ne güzel...

tam nikah öncesi gelin hanım aradı, şahidim olur musunuz dedi; mutlu oldum, heyecanlandım.

muzip bir arkadaşım takılıyor, "nasıldı yeniden nikah masasına oturmak?" neyse ki oturmadık, nikah ayakta kıyıldı.

gençlerle sohbet ettim düğünde, eski tanışıklıklar, onların büyümesini gelişmesini izlemek bizim/benim neslimin zamanının geçişini görmek, bir yandan keyif verici diğer yandan hüzün verici (gibi) .

sabah erken uyandığımda, iyi uyumuşsam zihnim berrak oluyor.

sonradan unuttuğum ışıltılı düşünceler geçiyor aklımdan.

ışıltılı tarafı iyi de hatırlaması güç, en iyisi ses kaydı yapmak o anda.

pisi henüz minik.

girivermiş balkondaki tahta parmaklıkların arasına.

kendisi pek niyetli olmasa da onun kardeşimin evine yanaşma olmak niyetinde olduğunu düşünüyorum.