Yıllardır önünden, çevresinden geçip de bahçesine girmediğim bir güzellik varmış, meğer.
Hafta sonunda A. ile gezelim dolaşalım eyleminde iken, Beşiktaş'tan başladık ve ayaklarımız bizi Ihlamur Kasrı'na getirdi, sonunda.
İyi ki de getirmiş.
Erguvanlar coşmuş zaten, ama bir yandan da çeşit çeşit egzotik ağaç var.
Maymun çıkmaz mı istersiniz, ginkgo biloba mı dersiniz, yapraksız manolya, mantar meşesi, mayıs çiçeği ağacı mı?
Neler de neler...
Bu mor salkım, ama mor olmayanı, nadir görülen beyazı.
Albino mor salkım!
Aman canım, şaka.
Wisteria o, anlı şanlı, mis kokulu.
Artık leylaklar geçiyor yavaş yavaş.
Bu ağaç gibi değil de, çalı gibi olanlarından.
Miss kokulu güzel mi güzel.
Yolunuz Ihlamur Beşiktaş güzergahına düşünce, mutlaka uğrayıp bir çay için orada.
Kitabınızı alın yanınıza mutlaka, kuş sesleri eşlik etsin size.
Ben de yanından geçip içine girmeyenlerdenim, bir dahaki istanbul seyahatimde listeye aldım.
YanıtlaSilAysonu Ankara'ya gidiyoruz, halen açmış durumda leylaklar görmeyi hayal ediyorum, umarım hayal kırıklığına uğramam...
Leylakcığım,
YanıtlaSilGeldiğinde birlikte ziyaret ederiz, ne güzel. :)
İstanbul'a bu sene bahar nazlı nazlı geliyor, bir serin biraz güneş diye geçti Nisan. Galiba Ankara havası da öyle. Umarım leylaklarına kavuşacaksın, bu durumda.
Sevgiler.
taaa 2008'deki bir yazınıza mesaj/yorum girdim sevgili çavdar teyzem :)
YanıtlaSilselam ve sevgiler.
Metin Bey,
YanıtlaSilTaa o zamanlardan beridir buralardayız değil mi? On sene dile kolay!
Takipçinizim. Sevgiler bizden. :)