Sevgili Blog,
Bugün tam bir güz havası vardı, İstanbul'da. Güneşli, hafif esintili, bulutların gökyüzünde köpük köpük yol gibi serili olduğu ve güneşi kapamadığı.
Bu sabah gördüğüm rüyayı kendi kendime yorumlayıp, hayra yorup, içimi ferahlattıktan sonra bir de böylesine latif hava ile güne başlayınca, dışarıda olmak isteği ağır bastı.
Gönlümden geçen kardeşimin gönlünden geçene uyunca, biz boş gezenin boş kalfaları annem, kardeşim, yeğenim ve ben Fenerin Bahçesi'ne gittik.
Deniz kenarında oturup, martıları ve balıkları seyreyledik, kedilerle birlikte. Parkın kedileri samimiyeti abartmışlar, kucaklara teklifsizce tırmanıyorlar. Fenerbahçe parkı, düğün fotoğrafı çekenlerin ve kedilerin cenneti olmuş desem, abartı değil.
Sonra bir park turu attık, annemin adımlarına uyarak yavaş yavaş ve durup dinlenerek.İnsan yaşlanınca, her şey yavaşlıyor galiba, günler, adımlar, hayat...
Park faslından sonra uzun süredir göremediğim eski bir arkadaşımla çay sohbeti, ardından deniz kenarında uzun bir akşamüstü yürüyüşü yaptık.
Eve dönerken, güneşin yoksunluğunun neden olduğu serinliği iyice hissettim. Artık ev içleri ve akşamlar tam olarak soğuk sayılmasa da, ince ince üşütüyor.
Bulutlar, bulutlar, bulutlar... Seviyorum onları seyretmeyi.
fotoğrafa uygun şarkı da burada dursun o zaman :)
YanıtlaSilhttps://www.youtube.com/watch?v=xaOveHJKW74
Şulem,
YanıtlaSilSen çok yaşa he mi?
Çok güzel oldu. :)