Çarşamba, Mayıs 18, 2022

STRATONİKEİA'dan ESKİHİSAR'a Zaman Yolculuğu

Ocak 2020'de yazdığım  gezelim görelim temalı Edinburgh yolculuğu anılarından sonra, Eylül 2020 ve 2021'deki tatil yazılarım dışında, ilk kez gezmeli bir yolculuk anlatacağım, mutluyum.

Bu defa yine tatil için gittiğim Bodrum'da mevsimin tadını çıkarır, uzun zamandır görmediğim iki arkadaşımla görüşmenin keyfini yaşarken, farklı bir gezi önerisini de kaçırmadım.  Bir kaç senedir orada yaşayan arkadaşım Ms. Melty'nin önerisiyle, yollara düştük ve Yatağan'a çok yakın Eskihisar'daki (mahallesi olarak tanımlanıyor) antik kent Stratonikeia'ya gittik.

Stratonikeia, geç bronz çağından beri günümüze dek yerleşim olan bir kent. Hititler, Helenler, Romalılar, burada hüküm sürmüşler. Kentin antik çağlarda kuruluşu ve adını alışıyla ilgili efsaneyi, bir kaç sene önce burayı gezmiş olan canım Leylak Dalı, "adam karısına şehir kurmuş, biz mutfakta tadilat yapılsa seviniyoruz" cümlesiyle yorumladı ve bizi kahkahaya boğdu.
Bizans döneminden sonra 5-6 yüzyıl bir yerleşim olmamış, sonra  beylikler ve Osmanlı döneminde yeniden yaşanan bir kent olmuş. Cumhuriyet döneminde 1950 yılına dek yapılmış binalar halen burada.



Kentte 1990'lı yıllarda başlayan kazılar, 2012 yılından itibaren yeni bir evreye geçmiş ve halen süren kazılar ve ayağa kaldırma faaliyetleri var.
Antik kentin gezilebilir bir ören yeri olması için restore çalışmaları yapılmış ve henüz  fazla bilinmese de oldukça çok meraklısı, gezeni olan, ilgi çeken bir ören yeri olmak yolunda.

Yukarıdaki fotoğrafı, kentin ana girişinde çektim, sol tarafta Osmanlı yapımı Şaban Ağa Camii ve karşıda hamamlı ev yer alıyor. 
Kentte üç tane Roma hamamı var, bu evdeki hamam belki de eski bir geleneğin devamı olarak, eski bir hamamı bünyesine almış olmalı.



Bu defa Şaban Ağa Camii önde, hamamlı konak sağ arkada kalmış.
Girişteki bu yapılar, anladığım kadarıyla aslına en yakın şekilde onarım ve restorasyon görmüşler. Rehberle gezmek ve basılı bir yayını izlemek imkanımız olmadığı için biraz varsayıma dayalı şekilde yazıyorum, affola.




Bölge zaman içinde depremler yaşamış, ayrıca toprak altındaki Yatağan linyit havzası da çeşitli çökmelere neden olmuş. Buna rağmen, bölgede ayakta duran yapılar hep bir önceki dönemin yapılarının malzemelerini kullanarak yeniden hayat bulmuşlar.  
Fotoğrafı büyütürseniz,  yukarıda gördüğünüz muhtemelen Osmanlı ya da Cumhuriyet başı yapısı olduğunu düşündüğüm, halen yaşayan ve içinde yaşanan evin özellikle alt kısmında antik çağ yapılarından alınmış taşları göreceksiniz. 

Bu binanın arka tarafındaki bahçedeki gelincikleri seyrederken, bahçe kapısından çıkan ve elinde eldiveni üzerinde toz toprak içinde kalmış işçi kıyafetiyle bahçede çalışmakta olduğunu gördüğümüz beyefendiyle yaptığımız sohbet, günün başka bir armağanı oldu.
S.Bey, emekli bir üst düzey yönetici ve akademisyenmiş. Buraya bir kaç sene önce yerleşmiş, ev almış, bahçe almış, evini orjinaline uygun olarak düzenlemiş. Eşiyle birlikte doğanın içinde, köydeki 5 haneden biri olarak yaşıyormuş ve buraya geldiğinden beri tüm hastalıklarından kurtulmuş.
O sırada, bir arkadaşıyla birlikte bahçedeki betonlaşmış avluyu kırıp, toprağını açığa çıkartmaya uğraşıyordu. Kuyunun çevresindeki güllerin parlaklığını, rengini unutamayacağım.




Döndük dolaştık, kocaman Gymnasiom yapısına ulaştık. Beş parçalı yapının ortasında bu kavisli bölüm bulunuyor. İki kenarında ikişer kocaman alan daha var. Tümünü tek kareye sığdırmam mümkün olamadı, ben de orta bölümle yetindim.

Buradaki keşif ve inceleme, anlama yürüyüşümüze çok ilginç bir canlı eşlik etti. Birden taşların arasında kediye benzeyen, parlak gözlü, sivri kulaklı bir hayvan gördük. Önce vahşi bir kedi galiba dedik, bir süre karşılıklı bakıştık. Sonra kedinin firavun kedisi denen özel kedi türü gibi tüysüz olduğunu gördük ve fakat derisi kahverengiydi, firavun kedileri açık renkli oluyor.
Bir süre sonra yavaşça yeniden antik yuvasında kayboldu, M.nin "pisi pisi" çağrılarına kulak asmadı.




Burası kentin ortasında, ana meydan, agora, meclis binası civarının genel görünüşü. 
Öndeki yapı genel tuvalet ve hemen arkamızda bir başka Roma hamamı yer alıyor.
Buradan sağ tarafa doğru devam edip önce meclis binasına, sonra uzunca bir yol yürüyüp anfi tiyatroya ulaştık.




Anfi tiyatro yolunda karşımıza çıkan, bahçe içindeki güzelim ev.
Çatısından çökmeye başlamış gibi duruyor, ancak oldukça yakın zamana kadar içinde yaşayanlar olması muhtemel. 

Tam bu noktada, instagrama koyduğum gelincik tarlası fotoğrafını "Stratonikeia" olarak etiketledikten hemen sonra olanı anlatmalıyım: Fakülte yıllarında kaldığım öğrenci yurdundan oda arkadaşım G.ciğim fotoğrafın altına "doğup büyüdüğüm yer orası" yazıverdi. Nedense, onun memleketini Fethiye olarak hatırlıyordum, bunu yazınca cevap şöyle geldi, "çocukluğumuz o kalıntıların tepsinde geçti, o tiyatroda az oynamadık, çok güzel bir köydü, çocukluğumda sineması olan bir köydü, mutlu  oldum seni orada görünce!". Yaa işte nereden nereye, ben de bir kez daha mutlu oldum bu bilgiyle ve oraya biraz daha bağlandım adeta.



Antik tiyatronun 1658 yıl önceki depremde kayan bölümünde kazı çalışmaları devam ediyormuş. Öndeki vinç kazı ekibinin bir parçası. Sağ tarafta kayan kısmı görüyorsunuz, tiyatronun üstündeki sette sıralandığını gördüğüm taşlar oraya ait olsa gerek. Sanırım, yavaş yavaş yerlerine yerleştirilecekler.

Biz günün en sıcak zamanında güneş altında oralarda dolanırken, sanırım kazı başkanı olan profesör de (kendisiyle konuşanlardan bu sonuca ulaştım)  tatil gününde boş durmayıp, yapılan işlerin fotoğraflarını çekiyordu. 
Arkadaşlarımın mutlaka görmek istedikleri, şehir girişindeki sütun başlıklarının yerini sorduklarında, ayrıntılı şekilde tarif etmesi yukarıdaki düşüncemi ayrıca destekliyor, bence.



Benim azimli arkadaşlarım M. ve Melty, ille de  görmek istedikleri sütun başlarına doğru yola çıkarlarken, ben yorgunluk kartını açarak pes ettim ve köy meydanına seyirtip  şu şahane ağacın altında oturup, sukunet içinde bir kahve içip nefeslendim ve dinlendim. 
Onbeş yirmi dakika kadar sonra meraklı dostlarım da bana katıldılar ve biraz daha oturup yola çıkmak üzere ayaklandık. Son olarak köy yollarında gezintiye çıkmış üç ihtiyar köy delikanlısıyla yaş tahmini şakalaşması yapıp, su başında oturup yemek yemek üzere, biraz ilerideki pınarbaşına doğru yola çıktık. 

Kentle ilgili derli toplu bilgi için sosyal medyadaki kazı ekibi hesaplarına bakabilirsiniz.

14 yorum:

  1. O tadilat yapılan çift bacalı evi köyün girişindeki bir eve benzettim, duvar boylu boyunca sarmaşık gülleriyle kaplıydı. Harici disk yanımdaydı takıp baktım ama onun alt katında da pencereler varmış, değil demek ki. Yalnız unutamadığım bir geziydi benim, sanırım bahar oluşu ve çiçek, yeşillik içinde oluşu da güzelliğini arttırıyordu. Şimdi fotolara tekrar bakınca orda olmak istedim yine. Hemen hemen aynı zamanda gitmişiz zaten. Bizi de doğma büyüme Bodrumlu olan ve orada bld. bşk. yardımcılığı ve chp bitez belde bşk. lığı yapmış arkadaşımız yönlendirmişti, yoksa böyle bir yerin varlığından bile haberdar değildim. İyi ki de gitmişiz di mi Ekmekçim :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi ki gitmişiz Leylakcığım, yine gidelim. :))
      Kazılar devam ettikçe, o şehir zaman yolculuğu yaparak aynı anda bugünde de yaşanacak, ender bulunacak bir yerleşim haline dönüşebilir.
      Bir kaç ev daha var, tadilatı yapılmış olan. Belki "Hasan Sar Evi" olabilir mi senin hatırladığın? O veya değil, eski zaman yapılarının kalıntı malzemelerinin kullanılarak daha yenilerinin yapılmış olması ayrıca etkileyiciydi.

      Sil
    2. Sana fotosunu yollayım özelden o dediğim evin

      Sil
    3. Yolla gelsin, bakayım. :))

      Sil
  2. antik kentleri gezmek için en güzel zaman ilk/son bahar aylarıdır. ne iyi yapmışsın ve ben bu Stratonikeia'yı hiç bilmiyormuşum ya! ne ayıp!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç ayıp değil Şulem, daha çok yenilerde tanınmaya başlamış burası. Çevrede yaşayanlar ve meraklısı biliyor. Buluntuların konulacağı sergi evi binası gibi ek cazibe yerleri için binalar yapılmış, ancak henüz muhtemelen içleri tamamlanmadığı için kapalılar. Eskiyi ayağa kaldırmak ne kadar emek isteyen, hassaa ve zahmetli bir iş, bu gezide çok iyi anladım.
      İlkbahar sonbahar konusunda haklısın, hava koşulları insanın baktığını görmesinde ve anlamasında destekleyici oluyor bu aylarda. :)

      Sil
  3. Antik şehirleri gezmek ayrı bir zevk, o dönemlere götürüyor hayal dünyalarımızı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi bir tanıtım ve anlatım, gerçekten insanın ufkunu açıyor Mehtapcığım, kültür ve gezi bir arada keyif veriyor. :)

      Sil
  4. Aaaa. Şimdi ben şok oldum. geçen Ekim sonu Mimas Yolu'na kafayı taktığım sıralar, Bodrum Turgutreis'te yaşayan teyzem "ne işin var orda gel burada yürü hem Stratonikeia'yı da görürsün, çok güzel o bölge" diye beni ikna etmeye çalışmıştı. Acaba diyorum bu Ekim sonu da bu bölgede mi yürüsem? Bazı yürüyüş yolları var sanırım ve en azından bu fotoğraflarda çok ıssız (tam benlik) duruyor ama bilemedim, sence kalabalık olma riski nedir Ekim sonu Kasım başı? Hava eminim şeker gibi olacaktır..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. C.c.ğim,
      Ekim sonu Kasım başı okullar açık olduğu için çocuklu insanlar, gençler tüm tatil yörelerinden el ayak çekmiş oluyor. Emekli yazlıkçılar da artık havalar soğuduğu için büyük şehirlere dönüyor. Yerel nüfus dışında son güzel havalardan yararlanan tek tük gezgin olabilir. Dolayısıyla kalabalık olmaz.
      Havaya gelince, Kasım'da yağmurlar başlıyor ama her zaman aynı zaman ve şiddette değil, o biraz şansa.
      Borum'un canlandırılmaya çalışılan oranın eski sakinleri olan Lelegler'den adını alan ve yarımada içinde çeşitli güzergahları olan Leleg Yolu var.
      Bu gidişimde arkadaşımda gördüm, hakkında rotaları, anlatımları, fotoğraflarıyla kocaman bir kitap yapmışlar.
      Şurada da bir link var, bak bakalım ilgini çekecek mi?
      https://lelegyolu.org/tr/Rotalar
      Stratonikeia çevresinde Eskihisar Köprüleri 1-2-3-4 yazan kahverengi tabelalar vardı, oralara giremedik, gelecek defa belki... :)

      Sil
  5. Bodrum'a genelde uçakla gidiyoruz. Arabayla gittiğimiz bir dönemde (teyzem ve kuzenim orada yaşıyor) gezmek için not defterime kayıt düşmüştüm bu antik kenti. Bu yazıda görünce o kadar sevindim ki:) Ne iyi yapmışsınız. Nice keyifli gezmeleriniz olsun. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çook teşekkür ederim Sezerciğim. :) Aslında ben de kendi başıma olsam göremeyecektim, arkadaşım sağ olsun, her önerdi hem götürdü. :)
      Fırsat bulur görürseniz, not aldığınıza değdiğini göreceksiniz. Sevgiler. :)

      Sil
  6. Geçtiğimiz yıl Bodrum'a gitmiş, betonundan nasıl kaçacağımızı bilememiştik. Stratonikeia'yı da gezemeden dönmüş olduk tabi. Başka sefere deyip notlarıma ekledim. Ne güzel bir gezi olmuş. Köylerde hiç olmadı yazlık sinemalar olurdu. Ne güzel yıllardı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Bodrum! Eski fotoğraflarını gördükçe, şimdiki haliyle karşılaştırdıkça içim parçalanıyor. :((
      Stratonikeia, neyse ki henüz daha sakin ve doğası güzel yerlerde. Görmeye kesinlikle değecek bir kent. :)

      Sil

Hoşgeldiniz!