Perşembe, Mayıs 25, 2023

Dün güya ayın son yazısını yazmıştım...

... son yazı değilmiş oysa.
Başlığı atıp yazıyı yayınladıktan bir süre sonra "kısa tesadüfler" zihnimde gezinmeye başladı.
En sevdiğim filmlerden birinin adı da olan  bu başlığı daha önce kullanmış mıydım?
Ekmekcikız'a sordum, iki kez yazı içinde geçmiş, ana başlık olmamış gibi duruyor.

Madem aklıma düştü, "Kısa Tesadüfler"den söz etmenin zamanı gelmiş olmalı. Bu yazıyı okuyanlar arasında filmi izlemiş ve hatırlayan var mı bilemiyorum.
Bu yazı için tekrar araştırdım, film hakkında yazılmış ve onun "başyapıt" olduğunun altını çizen 2013 tarihli bir blog yazısı buldum. 
Yazarı sinema eleştirmeni Burak Göral. 

2009 yılının 7 Nisan'ındaki Ekmekcikız yazısından filmle ilgili paragrafı aktarayım:

 Kısa Tesadüfler/Brief Encounter (1945)

İşte hiç unutmadığım, adı kalbimde yazılı bir film.
En sevdiğim, en etkilendiğim David Lean budur, diyebilirim.
Siyah beyaz. Savaş sonunda çekilmiş. Bir roman uyarlaması. Cannes'te en iyi ilk film ödülü almış.
Seyrettiğimde 17 yaşındaydım. TV'de Yabancı Film kuşağında olmalı. Öyle sade bir imkansızlık öyküsüydü ki, bütün dünyamı sarsmıştı. O yaşta öyle idik, yeni olan her düşünce, her duygu dünyamızı değiştirirdi, yerinden oynatırdı. Şimdi seyretsem ne hissederim tam emin değilim. Öyle geliyor ki, o tesadüfün getirdiği ulaşılırlık ve bir yandan da ulaşılamazlık teması beni yine etkiler. Sonradan sevdiğim, aklımda kalan filmlere bakıyorum da, bu benim izleğimmiş diyorum.


Aslında yazının devamı ya da çoğunluğu aynı yönetmenin başka bir filmi hakkında. Ne olduğunu bilmek isteyenler için o yazının linki burada, tıklayınız. 




1945 tarihli filmin afişi, şimdiki afişlerden ne kadar farklı değil mi?

2 yorum:

Hoşgeldiniz!