Bu defa bir yağmur almadı...
Hatta hava sabah güneşliydi, sonra biraz bulut geldi, o kadar.
Sabah kızımla Altunizade tarafında bir işimiz vardı, hal yoluna girince öğlene doğru metroya bindik, Üsküdar meydanında açık havaya çıktık. Amacımız Sakıp Sabancı Müzesindeki sergiye gitmekti. Bunun için Üsküdar'dan Aşiyan motoruna binmeyi ve devamında bir kaç durak otobüsle müzeye ulaşmayı hedeflemiştik.
O zaman Kanaat Lokantasına gidelim dedi kızım, ben ısmarlayacağım. Gitmez miyiz?
Kızım ekşili köfte istedi, ben kadınbudu köfte. Kadınbudu köfteyi evde yapmaya üşeniyorum, iyi yapan bir yer bulunca kaçırmıyorum. Kızım ekşili köfteden çok memnun kaldı, masaya servis yapan garson "iyi seçim yaptınız, her zaman bu kadar güzel olmaz" deyiverdi. Bir köfte aldım tadına baktım, gerçekten nefisti.
Sergiden sonra biraz hediyelik eşya dükkanında vakit geçirdik, ufak tefek hoş şeyler aldık.
Yemek fazla teferruatlı olmayınca, çabuk kalktık. Meydanda yürürken partililerin N. Erbakan için lokma dağıttıklarını gördük, ölüm yıldönümüymüş galiba.
Biraz ilerde meydana bakan bir Türk kahvesi dükkanının önünde oturduk. Kahvelerimizi içerken etrafta gezinen kedileri ve martıları izledik. Kaç günün soğuğunun ardından sadece insanlar değil hayvanlar da gevşemiş görünüyordu.
İşte Aşiyan motoru iskeleye yanaştı, yolcular indi, kapılar açıldı biz tekneye doluştuk ve motor dümeni karşı kıyıya doğru tuttu.
Bu motorlar Aşiyan'a doğru giderken Avrupa kıyısına yakın gidiyor, dönüşte Üsküdar'a doğru Anadolu kıyısına yakın seyrediyor.
Böylece gidişte ve dönüştü farklı manzaralara meftun oluyorsunuz.
Dün Sabancı Müzesinin ücretsiz giriş günüydü. Belki bu sebeple, belki havanın yumuşamasından ötürü serginin epeyce izleyicisi vardı.
Sergi hakkındaki bağlantıları dünkü Her Güne Üç Güzel ey yazısında vermiştim, bknz lütfen.
Soyut resim konusunda biraz mesafeli olsam da, sanatçının hakkını teslim etmek gerektiğini düşünüyorum.
Terasa çıkıp birer çay içmeden önce MSA'nın cafesinden birer tatlı aldık. Benimki çikolatalı olandı, yoğun siyah çikolata tadı nefisti, kızımın yediği mandalina kremalı ve kekli olan da pek lezzetliydi.
Terasta oturduk, karşıdaki fıstık çamlarını, arada Boğazdan geçen gemileri ve havada uçuşan kuşları seyrettik.
Aşağıdaki mimozanın kokusunu burnumuza getiren hafif esintiyle bahtiyar olduk.
Keyifler yerinde Allah bozmasın :)
YanıtlaSilManzarada çok güzel :)
Ne kadar güzel yapmışsınız. Sabancı Müzesini yıllar yıllar sonra İstanbul'a ilk geldiğimde, 2006'da kendi başıma gidip gezmiştim de teyze kızım şaşmıştı geldiğinin 3. gününde nasıl becerdin diye :) Bir mimoza ağacı görmek istiyorum ama burada leylak gibi o da yok, sadece Kıbrıs Akasyası var ama kokusuz ve yaprakları okaliptüs gibi, ponponları da iri...
YanıtlaSilYazın geldiğimizde Kanaat Lokantasına biz de gittik ve hayal kırıklığı oldu yediklerimiz, size iyi denk gelmiş
Okur da gezmiş kadar oldu, teşekkürler. Finaldeki pastalar gerçekten çok hoş Sevgili Okul Arkadaşim, afiyetler olmuş, sevindim:)
YanıtlaSil