"Söyleyin, niçin bu kadar çok köpek var? Kimin bunlar ve niçin? Gündüzleri hepsi zararsız, uyuz gibi, mazlum bakışlarla küçük sürüler halinde dolaşırlar sokaklarda, zulüm gören Hristiyanlar gibi ama gece olunca nasıl da aşırılaşıyor kibirleri ve sesleri! Önce biri, sonra diğeri, sonra hepsi, saatler boyu onların öfkeli, acı, aya yalvaran tiradlarını dinlersiniz. ...Ama sabahları bir sürü horoz sesi duymak hoşuma gidiyor; rüzgarla gelen yankılar oluşturuyor bunlar."
Haiti, 1948
Yerel Renkler
Truman Capote
Haiti nere, Anadolu'nun ortası nere?
1948 demiş yazar, benim köpek sesli çocukluğum ondan yirmi sene sonra.
Haiti nerde diyene cevap; Batı Hint Adaları diye anarlarmış eskiden, şimdi Orta Amerika'da Karayip denizinde bir ada ülkesi deniyor.
Anadolu'nun ortası, uzak yakında, erişilmesi zor bir yerler işte.
Kitapta gece bağıran köpeklerle ilgili paragrafı okuyunca, çocukluğumdaki köpek sesleri geldi aklıma.
Köpekten korkar(d)ım. Nedeni çok yalın değilse de, nedenlerden biri o uzaklardan duyulan ulumalar. Gece, sinemadan, komşu gezmesinden eve dönerken birkaçı birarada yanımızdan geçerlerse, o sırada uyuyakalmış kardeşimi taşımıyorsa babamın bacağına sarılır, ya da annemin eteğine yapışırdım.
O sokakta yaşayan köpekler, şimdi caddede gezdirilirken gördüğüm günün modasına en uygun hemcinslerine benzemezdi. Şimdilerde rastladığım sokak köpekleri çoğunlukla tek başına kafa önde yürüyorlar. nadiren bir kaçı birlikte oluyor. Bir araya gelişleri, genellikle yaşadıkları mahallede alana belirleme, başka köpeklere meydanı kaptırmama amacıyla.
Köpeği eskisine benzemeyen yaşantımızın horoz sesi de eksik, şüphesiz. Onu da, senede birkaç sefer tatilde, denk düşer de yakında tavuk besleyen bir teyze varsa, duyabiliyoruz.
Desen Picasso'nun. Üç çizgiyle yapılmış, sihir gibi.
.
Horozu, köpeği bir yana bırak, ben bugün işyerimdeki yürüyüşüm sırasında sülün gördüm ayol. Böyle mel mel baktık birbirimize.
YanıtlaSilŞanslıyım, çok şanslıyım:)
Arzu Hanım,
YanıtlaSilNe büyük şans o öyle! Kutlarım.
Ekmekçikız Hanım,
1. Sanatın gücü budur işte. Picasso'nun horozu mu gerçektir, kümesteki horozlar mı?
2. Palamutbükü'nü bilir misiniz? Orada bir sabah -vallahi abartmıyorum- yüzlerce horozun verdiği resitali dinlemiştim. Hayat oydu benim için işte.
Günün şanslısı sensin demek ki, Arzucuğum!
YanıtlaSilKırsal yörede çalışıyor olmanın yararları, yol uzun ama, olsun.:))
Gününün kalanın da şanslı başlangıç gibi gitmiş olmasını dilerim.
Metin Bey,
YanıtlaSilPalamutbükü'nü bilemedim. Yoksa şu benim bir türlü göremediğim Datça'da bir yer midir?
Yüz horozdan resital demek! Vay vay! Hepsi tek tek sanat icra etmedilerse eğer, resital olmaktan çıkıp, orkestra konserine dönüşmüş olmalı.:))
her sabah horoz sesiyle uyaniyorum ben. ogrenciler hayvanlari severek buyusun diye okul bahcesine kucuk bir ciftlik kuran isik koleji sagolsun :) hos oluyor gercekten de.
YanıtlaSilsen ne diyorsun? geçen sene kurban bayramından 6 ay kadar önceden başlayarak, yan apartmanın arka bahçesinde obsesif kompulsif bir koyun besledi bizim komşulardan biri. hayvan 8 dakikada bir meeeee diyordu ve ardından iki ağacın arasında 8 çizip 8 dakika daha duruyordu. bu arada, obsesif kompulsif olan koyun valla, ben değilim. dakikasına kadar bilmem aklınıza kötü bir şey getirmesin ekmekçikızcığım:p horoz olmasa da bu sayılır mı???
YanıtlaSilEkmekçikız Hanım,
YanıtlaSilEvet, Datça'dadır Palamutbükü.
Önce uzun süre peşpeşe resital verdiler. Sonra senfonik konsere döndü iş...
Şulecim, sende mi kırsal alanda yaşıyorsun?!:P
YanıtlaSilKomşu okulu tebrik ettim.:))
Bizimse, apartman bahçelerinden gelen kuş cıvıldaşmaları dışında eğlencemiz yok.:(
Elektracım, nemrut suratla başladığım gün, senin obsesif kompalsif koyun anlatımın sayesinde güleryüze dönüştü.:P
YanıtlaSilBak hâlâ gülüyorum, yahu!
Sekiz çizip, sekiz dakikada bir meee! Mee sayısı da sekiz miydi?
:)))
Metin Bey,
YanıtlaSilHep siz benim gezmelerimi kıskanıyordunuz, anlaşılan bu defa kıskanma sırası bende.
Datça hem de! :)