Dün akşam, Kent Oyuncuları'nda "Anna Karenina"yı seyrettik.
Bu defa, Kenterlere gitmek sözkonusu olduğunda D. ve P. "aman aman" deyip kaçtıkları için biz E. ile azimle yolumuza devam etmiştik. Son söyleyeceğimi ilk söyleyeyim; boyumuzun ölçüsünü almış olduk!
Bir de itiraf: Anladım ki, ben Anna Karenina'yı Lev Tolstoy'un yazdığı şekliyle hiç bilememişim. Sinemada, televizyonda dört-beş kez Anna Karenina seyretmiştim de, bu hiç de romanın tamamı değilmiş. Ahali Anna ile Vronsky arasındaki aşkın melodramatik haline sevdalanmış, gösterilen hep buymuş. Oysa, en az Anna kadar önemli bir başka karakter ve romanda hikayeleri Anna ile birbirine paralel olarak anlatılan Levin. Zaten bin sayfaya yakın uzunluktaki roman adeta dönemin panoraması gibi.
Romanı tiyatroya uyarlayan Helen Edmundson, bu işi melodramla sınırlı tutmamış, karakterleri ve olayları olduğunca aktarmış. Bu durumda, kanım(ız) ca oyunculara çok iş düşüyor. Koca romanın anlata anlata bir hal olduğu değişimi, gelişimi sahnede iki saatte yansıtmaları gerekecek.
Ancaaak, işte o olamamış.
Sahneye koyma, kostüm, müzik, ışık iyi ve oldukça başarılı iken oyuncular teatral kalıyor ve duygu aktarımı olamıyor.
Oysa, geçen sene "Gece Mevsimi" ni izlediğimde, "hah, sahiden Kenterler bile değişmiş, ne güzel" diye düşünmüştüm. Şimdi "Anna Karenina" dan sonra bu fikrimi geri alıyorum.
Veya bir başka düşünce: DOT bizi öyle olağanüstü oyunculuklara alıştırdı ki, diğer tiyatroların oyuncularını beğenemez olduk. Evet, galiba öyle.
Ben de Kenterler tarzi oyunculuktan pek hoslanmadigimi kesfettim. Benim gibi dusunenler icin bu tip oyunculuk, ozellikle ekranda daha da rahatsiz edici oluyor.
YanıtlaSilMaalesef ben senin kadar yumuşak ifadelerle düşüncelerimi ifade edemeyeceğim sevgili ekmekçi kız.Yanlışın doğru, kötünün iyi olduğu ve bunun da bir tiyatro anlayışı olduğuna öylesine inandırıldık ki biz bile oyunu seyrederken acaba yanılıyormuyuz diye düşündük.Ancak iyi oynanmış, iyi yorumlanmış bir sanat eseri inanın içinde bir tatmin olmuşluk hissi yaratabilendir diye düşünüyorum.Maalesef Anna Karenina'yı ne seyrederken ne de seyrettikten sonra, bir an için bile böyle bir his duymadığımı biliyorum.Sadece yoruldum.sanırım oyuculardan bazıları da kendilerini o kadar zorladılar ki onlarda yoruldu.Yani sadece hep beraber yorulmuş olduk.
YanıtlaSilSevgili Anonymus, hoşgeldin!
YanıtlaSilGörüyorum ki, çok kızgınsın.
Acaba, izlediğin oyunun, harikulade bir romanın sende yarattığı beklentiyi hayal kırıklığına çevirmiş olması mı seni bu kadar öfkeli yaptı diye düşündüm. Emin ol, sana hak veriyorum.
Ekmekçikız