Önce heyecanla fotoğrafları yükledim bilgisayara.
Sonra da vah vah demeye başladım, eksik bu fotoğraflar!
Hayır, öyle çekilmiş de bozulmuş veya kaybedilmiş görüntüler değil hayıflanma nedeni. Yaşanan an hafızada kalmış, ancak aktarılacak görüntü yok.
Her an elde kamera dolaşılmıyor ki. Neler mi?
Ciddi ciddi tutkunları olan, "pembe domates"lerden bir kasa dolusu görünce yaşasın bunlar o domatesler, demem; bununla da kalmayıp bir hafta boyunca tüm kasayı tüketmemiz
Artık kimselerin yapmadığı, keçi peynirini (bir küçük kızın takdığı isimle "kuzu peyniri"ni) çok sevip, kahvaltının baştacı yapmamız
Hiç olmadık şekilde, büyük ihtimalle rüzgar veya akıntının sürüklemesiyle gelen, kocaman mavi denizanalarıyla iki günlük kahramanca(!) mücadele
Havanın kapalı olduğu tek gün ormanda çoluk çocuk hep beraber yapılan yürüyüş
Gece yıldız yatağına tırmanılıp seyredilen yıldızlar, yıldızlar, yıldızlar
Bahçeye kurulan bir ev sineması sisteminde seyredilen filmler: "Music and Lyrics-Söz ve Müzik", "Volver-Dönüş", "Cem Yılmaz Gösterisi"
Sabah, öğle, akşamüstü günün her saatinde çalınan müzikler; bazen ince saz, taş plak müzikleri, bazen Cecilia Bartoli, kimi zaman Kings of Convenience, veya seksenlerin anıları
Deniz; serin, buz gibi, ılık, rüzgarlı, temiz; Akvaryum, Habbele, Çayır, Ova,
Uzaktan geçen gemiler, gemiler
Pervanelerin (rüzgar ile elektrik üreten santralin pervaneleri) yönleri, hızları, durmaları, yeniden hareket etmeleri
Pansiyonun evsahipleri ve diğer konukları ile yapılan tatlı sohbetler, oynanan oyunlar
Dalından koparılarak yenen üzümler, bademler, incirler, kara dutlar
İşte hepsi şimdi orada bir yerde duruyorlar ve suretleri gösterilemese de yaşıyorlar.
Bunu gösterebilirim ama, birlikte seyredilen filmden bir bölüm; Volver'den Raimunda'nın şarkısı
Ah ekmekçikız, dönmene çook sevindim, özlemişim :)
YanıtlaSilTatil de güzel geçmiş gibi duruyor. ne güzel..
Öpüyorum..
Ekmekçi kız ne güzel yazmışsın.
YanıtlaSilBir de kuzu peyniri çok hoşuma gitti.İzninle, sözlüğüme alıyorum bunu.
Selamlar,
Talis (Man) Hanım,
YanıtlaSilTeşekkürler, teşekkürler, binlerce teşekkürler!...
Hayır, megolamani değil, yıllar öncesinden bir Emel Sayın konseri kaydından aklımda kalmış, bazen böyle geliyor dilime, işte.:))
Celeroncuğum,
YanıtlaSilŞu çocuklar son derecede yaratıcı oluyorlar.:)
Kuzu peyniri deyiveren bebenin minikliğini biliyorum, zaten henüz ikibuçuk yaşında. Öyle deyivermiş, işte. Hepimizin diline takıldı, çok sevdik.:)
ekmekçikız, hoşgeldin.
YanıtlaSilgelmişsin de iki yazı bile girmişsin. ne güzel fotoğraflar koymuşsun ve evet kızın ne kadar çok sana benziyor. klonladın mı yahu?
çizmelere bayıldım, hemen eminönü'nden alacağım bir çift ve ben de koyacağım balkona çiçeklik olarak. çok iyi fikir. çok da sevimli duruyor. bitki adam gibi. daha güzel bir isim aradım aslında ama, bulamadım.
hoşgeldin, hoşgeldin, hoşgeldin:)
Keci peynirini severiiiiim!!!!!!
YanıtlaSilwww.elifsavas.com/blog
Hoşgürdük, efenim!
YanıtlaSilElektragül Hanımcım,
İnan ben bişi yapmadım, kendisi öyle oldu. Oğlum da babasıdır, mesela.
Çizme çiçeklik hiç bir şey, asıl doğal olanları görsen; üzüm suyu damıtan buhar tenceresi, doğal sirke yapımı, en önemlisi de kızımın ayağındaki siğilleri geçiren incir sütü...
Daha ne diyeyim?
İnsan yaşadığına şükrediyor orada.
Elifciğim,
YanıtlaSilKeçi peynirini bu işe meraklı bir adalı hanıma yaptırıyormuş, bizim pansiyonun sahibesi. Uzun süre yalvar yakar olmuşlar, geleneksel yöntemle peynir yapacak insan aramışlar. Satılmıyor diye, kimse yapmıyormuş artık. Ne fena değil mi?
çok sevindim kızının siğillerinin geçtiğine:)
YanıtlaSilElekta,
YanıtlaSilAda'da bir doktor dostumuza rastladık, şu siğil hikayesini anlattık. Diyor ki, Bozcaada'da ne yaparsan yarar ve her sıkıntıyı geçirir. Bu da o hesap sanki.:))