Yağmur serpiştiriyor, doğrusu serpiştiriyor gibi yapıyor.
Havanın rengi kurşun mu, füme mi? Acayip.
Uçsam baksam, şu anda ne yapıyorlar? Uçamıyorum da, gelen e-postayı okuyorum.
Uzak kıtanın kuzeyindeki ülkede, bu sene ilk kar Aralık'ta yağmış. Kasım, uzun sürmüş sonbahar havasındaymış. Eh, burada da öyleydi. Tatil için, kıtanın ortasındaki, farklı denizlere komşu ülkenin bilinmedik kumsallarına gitmişler. Çok memnun kalmışlar.
İmrenmenin ötesine geçip, haset eder hale gelmiştim ki, tepeme dikildi ve şikayetçi ses tonuyla "toplantı odasında sadece toplantı masası olsa..." dedi.
İsteksizce başımı kaldırıp "olabilir, nasıl düzenleyeceğiz?" soru-cevabını verdim.
Bunun üzerine, "öyle olsa, böyle yapsan, zaten herşey ters gidiyor" konulu bir monolog dinlemeye başladım.
Anladım ki, arıza çıkarma moduna geçmiş, "sonra konuşsak" dedim.
Uzak ülkelerin sıcak denizlerini hayal etmeğe devam etmek istiyordum.
Gitti.
Beş dakika sonra tekrar geldi.
İşi yok herhalde.
Kafaya takmış, bana onaylatacak ve üstelik herşeyi ben gülistan edeceğim.
Hey Allahım, sabır!
Üçüncü dakikada sabır tükendi, "istemediğim bir şeyi yapmam için zorlamaya devam edeceksen, gidiyorum" dedim.
Sakince hazırlandım.
Onu, suratını asmış ve pofurdarken bıraktım.
Meydana çıktım, dolmuşa bindim.
Islak gri havanın örtüsünü üstüme çekip, onu ve herşeyi unutmak için uyuklamaya başladım.
.
Hey,
YanıtlaSilSister are you there ?
Kardeskaya
:) süpersin, seni seviyorum ben yaaa:)))))
YanıtlaSilSister,
YanıtlaSilI am always here!
I wish, ı wasn't there. But, you know...
:)
Elektram, güzel kuşum!
YanıtlaSilSağol!
Ben de, seni...
:)))
ama hayatim sen herseyi halledersin ya, hallediverseydin su toplanti odasini da :P
YanıtlaSilHee, de mi?
YanıtlaSilBen kendimi havada asılı halde tutarak çalışabiliyorum nasılsa, nedir ki?!
Iyk! Anladın sen onu, Şulecim.
:))