Pek yapmadığım bir şey yapıp, dedikodu yapacağım, şimdiik. Sıkı durun! Kemerlerinizi bağlayın.
Heveslendiniz di mi?
Bakın, bir işe niyet ettim de, sonucu ne olur, bilemem.
Ortaya dökülenin dedikodu özelliği var mıdır, yok mudur?
Kime göre öyledir de, kime göre laf kıtlığında asmalar budayımdır. Bakıcaaz artık!
Konu şu:
Yıllardır, ama, yıllardır hasbelkader yan yana geldiğim -bakın dikkatinizi çekerim bir arada olduğum demiyorum- bir şahıs vardır.
"Şahıs" diye tanımlamama bakarak, kendisi hakkındaki deriiin hislerime da vakıf oldunuz, bu arada.
Neyse işte, bu kişi, çok konuşur. Bakın, bu "çok konuşma" fiilini açıklamamın bir yolu yok. Vaktin birinde bir dost tanımlamıştı; "vokal anestezi yapıyor" diye. O derecede yani!
Konuşma, kendisi için bir varoluş biçimidir. Karşısına bir insan çıktığında, ağzını açmadan duramaz. Asıl acayip olanı, bu insanla ilk kez karşılaşmış olsa bile, günlük hayatındaki en mahrem, en karşısındakini ilgilendirmez ayrıntıyı ona anlatabiliyor oluşudur. Bu kadar çok konuşmanın yanı sıra, anlatırken lafını unutmaz, o sırada yan taraftan gelen bir sesle ilgili yorumda bulunur, yanından geçene kaş gözle bir şeyler anlatır, bütün bunları yaparken de serbest çağrışım tekniğiyle daldan dala uçar, uçar, uçar...
Kendisiyle tanıştığım ilk zamanlar, ciddiye alıp anlattıklarını dinlemeye çalışırdım. Sonraları baktım olmuyor, hiç değilse ne söylediğini takip edeyim, dedim. Sonra sonra, o da tahammül kaldırmaz hale geldi ve artık sadece otomatik pilota takıp dinlermiş gibi yapıp, arada yakaladığım şifre kelimeler yardımıyla durumu idare eder oldum.
Bakın yukarda “lafını unutmaz” dedim ya, dedikodumun konusu bu aslında. (Sanki buraya kadar anlattıklarım dedikodu değilmiş gibi yapıyorum, komik.)
Şimdiye dek ilk kez, geçende lafını unuttu, bizim anestezi üstadı. Hem de ne unutma!
Daha yarım saat önce suratıma bakarak anlattığı ve beni hiç mi hiç ilgilendirmeyen, kendi gündelik hayatına ait bir ayrıntıyı, aynen, hem de aynı kelime ve cümlelerle bana yine suratıma bakarak anlattı.
Ben de, domuz gibi durdum, suratına baka baka dinledim; “ha şimdi hatırlar bana bunu anlattığını, ha şimdi” diye içimden geçirerek.
Acayip şey! Hatırlamadı.
Şimdi, bu nasıl şey derseniz? Bilemem.
Ben bu durumdan bir nev’i “intikam almış” gibi bir zevk duydum.
Onca senenin, dır dır dırını dinlemiş olmanın sıkıntısını içimde soğutan bir intikam.
Oh olsun!
P.S.
Gördünüz di mi?
"Forever happy" filan değilim.
.
"Vokal anestezi" ha! Çok tuttum!
YanıtlaSil(İntikam şekliniz de pek masumaneymiş.)
Bu tur insanlara cok kiziyorum, farkinda degiller anlasilan ama karsisindakinin zamanini ve ruhunu caliyorlar :((
YanıtlaSil"Vokal Anestezi" benim bu vaka'lar için kullandığım tamlamayı doğrusu solda sıfır bıraktı, itiraf ediyim:)) Benimki "ağız ishali"
YanıtlaSilMetin Bey,
YanıtlaSilİnanın hiç masum değilim. Peki, kabul. Kendime ve genel alışkanlıklarıma göre hiç masum değildi, diyeyim.
Şimdi düşünün, ilerde bir gün o uyanık, havada karada her lafı sözü kapan ve karşısındaki insanları bunaltan zat, "bunak, geveze" olarak adlandırıldığında, bunun ilk tanığı ben olmuş olacağım.
Acayip zevkli, benim için.
İntikam mutlaka kanlı olmak zorunda değil ki!
:)))
Sevgili Aygüneşciğim,
YanıtlaSilYerden göğe haklısın.
O kendini bilmezlik, o dünya benimdir, geri kalanlar bana tabidir hali en fenası.
Valla, bu kişiyi tanımış olmanı istemem, pek zorlu bir deneyim, çünkü.
Sevgili Adsız,
YanıtlaSilİlk evvela siz hangi "Adsız" sınız bilemedim. Kusuruma bakmayınız.
Ve fakat, sizin teriminiz de enteresan olmakla birlikte vak'aya gereken kıymeti katmaktan uzak, itiraf edeyim.
Evet, dostumuzun tanımı, cuk oturan bir tanımdır.
:))
Böyle insanlar çok yoruyor beni, kaçıyorum mümkün olduğu kadar artık, eskiden daha sabırlıydım sanırım, şimdi dayanamıyorum.
YanıtlaSilben ozan için de bazen "çene ishali oldu yavrıımmm" şeklinde yorumda bulunuyorum ama bu süpermiş. izninizle bundan sonra "vokal anestezi yaptı bana" diycem :)
YanıtlaSilben de bayıldım "vokal anestezi" tabirine, biz "alçıya almak" diyorduk böylelerinin yaptığı işe, kendilerine de "alçıpan":))) hani yani çeneleriyle sizi öyle bir esir alırlarki, alçıya alınmış gibi sağa sola kıpırdayamacak kadar sıkarlar sizi...
YanıtlaSilSerpilciğim,
YanıtlaSilNasıl bir yorgunluk verirler hem de; ruha zarar!
Sahiden hiç acımamak ve ortada bırakıp kaçmak lazım...
:)
Şuleciğim,
YanıtlaSilBak beni bilirsin, benim bir insanı tahammül edilmez bulmam ne anlama gelir, anlarsın.
Benim bahsettiğim çocukların kafa şişiren gevezeliklerinden değil. Bu olaydaki şahıs bambaşkadır. Öyle her dakka rastlanabilecek çok konuşanlardan da değil...
Bence kendisine vokal anestezist ünvanı verilmesi Ozi'ye haksızlık olur. O ünvan sahibinde kalsın.
:))
Başakcığım,
YanıtlaSilÇok hoş!
Alçıpanla alçıya almak ha!
Sahiden yahu, bir kampanya açalım da, gevezelerin boş konuşma ile insan esir almalarını protesto harekti başlatalım.
Nedir bu çilemiz?
:))
Bu "şahıs" sadece vokal anestezi yapmakla kalmaz, aynı zamanda başkalarının hayatına saygısızdır da. Eh zaten, bunca vokalinden de belli değil mi?
YanıtlaSilŞahıs bir akşam bana "yarın beraber kahvaltı edelim mi" diye sorunca, kahvaltı gibi haftasonlarının en güzel saatlerini kendisiyle geçirmek istemediğimden "eh bakalım, yarın olsun da konuşuruz" demiştim geçiştirmek için. Ertesi sabah, Cumartesi sabahı yani, saat 09.00'da kapıda bulmuştum kendisini. Ne telefon etmişti, ne haber vermişti. Uf yani, hatırlayınca sıkıntı bastı.
Şahıs, böyle bir şahıstır işte...
Vah vah!
YanıtlaSilŞekerciğim, sen de az maruz kalmamıştın, doğru ya!
Neyse, artık geçti bak...
:)))
Benim de böyle bir arkadaşım var. Diğer halleri çok içten ve çok dostça olduğu için bu halini hoş görerek ve de büyük bir sükunetle dinleyerek (yalnızca başımı sallayıp çok çok iki kelam ederek) geçiştiriyorum. Ama geçenlerde annesi ile birlikte yapmış olduğumuz bir gezi sırasında "ikiye karşı bir adaletsizliği" ile hükmen nakavt oldum... Sızdım kaldım... Anne kız birbirlerine anlatmış durmuşlar, aynı anda birbirlerini hiç ama hiç dinlemeyerek... eşim söyledi... :))))))
YanıtlaSilSevgili adsız, sizinki de iyiymiş!:))
YanıtlaSilBir de bildikleri hikayeyi, birbirlerine defalarca anlatma halleri vardır ki, tadından yenmez!
:(