Cuma, Aralık 25, 2009

EY AŞK!

Pera Müzesi'ndeki Marc Chagall sergisi açılalı iki ay olmuş.
O zaman bu zamandır en az haftada bir kez, şu sergiye gideyim, düşüncesini ağırlıyorum. Ağırlıyordum demeliyim, sonunda gittim.
Yağsın mı, essin mi kararsız bir kış öğlesinde yapılabilecek en isabetli işi yapmışım, sergiye gitmekle.

Sergiyi gezerken bir an, dedim ki kendime, bu adam aşk nedir biliyor. Biliyor ki çizmiş işte! Nasıl, şefkatli sarılmalar resmetmiş, nasıl sarıp sarmalayan, sevgisi ışıldayan, karşılığını bulmuş bir aşk!
İmrendim. Hem de çok...


Evet ya, Bella!
Yaşamının otuzbeş yılını Chagall'le geçirmiş, büyük aşkın kadın kahramanı, yazar. Çocuklarının anası, sevgilisi, yol arkadaşı...



Sonra dedim ki, ne kadar masalsı bir yerde geçmiş çocukluğu. Çöpten kulübeler, kemancılar, horozlar, keçiler, inekler...
Doğduğu Vibeteks tam da öyle bir yermiş, eski bir fotoğrafını görünce anladım.

Bir de, bu adam hep mutluymuş sanki dedim, öylesine mutlu ki, kendisini uçuyorken, yaşadığı yerlere masal kahramanı gibi tepelerden bakarken resmetmiş.
Öyle olmalı, tüm gitmelerine gelmelerine, mücadelelerine, yer değiştirmelerine, iki savaş bir devrim yaşamasına rağmen, durmadan ürettiğine ve üstelik 97 yaşında öldüğüne bakılırsa, mutlu bir yaşam sürmüş olmalı.

Meğer, serginin başlığı; "Yaşam ve Aşk: Baskı, Desen ve Resimler" olarak belirlenmiş.
Meğer, aşkı anlatışı, renklerinin coşkusundan taşan yaşama sevinci zaten bilinirmiş.
Eh işte, ben de yeni öğrendim, n'apalım?

Sergi tanıtım yazısında diyor ki:

Sergi, Chagall'ın çokyönlü kimliğini ve renkli hayal dünyasını vurgulayan bir seçkiyi sunuyor. Sanatçının yaşamını ve ilk eşi Bella ile aşklarını konu alan özyaşamöyküsel desenlerinin yanı sıra, Kutsal Kitap illüstrasyonları, La Fontaine Masalları ve Gogol'ün Ölü Canlar'ı gibi edebi yapıt resimlemeleri de sergide bir araya geliyor.




Chagall'in en bilinen resimlerinden bir bu, "Doğumgünü".


Bakın şarkıda ne diyor:

"Chagall'ın resimlerindeki aşıklar gibi akıyoruz
Çevremiz gökyüzü ve mavi kasaba
Bu çiçekleri bir düğün giysisi için tutarak
Yerden çok yüksekte yaşıyoruz"






Sergiyi görün, daha bir ay var bitmesine.
Aman yakalayın, aşkı, sevgiyi...

.

20 yorum:

  1. ölümsüzüm..My İmmortal

    http://www.dailymotion.com/video/x7l1ti_evanescencemy-ymmortal_music

    YanıtlaSil
  2. e bu dehaların aşkları da şiddetli oluyor tabii. şu alttaki tablo var ya, "birthday". onun hastasıyım. bakmalara filan doyamam. sağolasın ekmekçikız'cım çok güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  3. o uçuşup uzamdan bağımsızlaşıp hapsolduğu bedenin kısıtlı hallerini hiiiç takmayan, akarak sevgilisini öpüveren aşık adam resmine bayılırım. karikatürümsü gelir bir yandan, bir yandan çok estetik.
    dur şimdi, karikatür sanatı hiiiç estetik değil dememişimdir umarım:)

    YanıtlaSil
  4. Gitmek için sevgilinin gelişi beklenmekte. Yazını okuduktan sonra sabırsızlığım arttı ;)

    Sevgiler :)

    YanıtlaSil
  5. Chagall'i kitaplardan, teoride taniyor, renklerine her seferinde tekrar vuruluyorum. Orjinallerini henüz görmedim, ama farkli olmali onlari izlemek. Keske Istanbul'da olsam da, kararsiz kis gününe ramen ben de izlesem o tablolari.

    Istanbul'u Tim sunduklariyla tadiyor, yasiyor olman öyle hosuma gidiyorki...

    YanıtlaSil
  6. Çok hoş bir anlatım.İstanbul'u bile seversem sayende ne diyeyim!

    YanıtlaSil
  7. Al benden de Ebru'nun dedigi kadar :-)

    YanıtlaSil
  8. Zafer Bey,
    Bu şarkıyı çok severim, teşekkür ederim.
    :))

    YanıtlaSil
  9. Agleacığım,
    Teşekkür ederim.
    Sergiyi gezince, o içtenlikli sarılmaları görünce, "Doğumgünü" tablosunun hangi duygularla resmedildiğini anladım.
    Anladım demek yanlış aslında, hissettim.
    Yazıya o yansımıştır, muhtemelen.
    :)

    YanıtlaSil
  10. Leylakcığım,
    Bir bakarsın yolun İstanbul'a düşüvermiş ve sergi henüz bitmemiş!
    Ne güzel olur, di mi?
    :))

    YanıtlaSil
  11. Elektracığım,
    Aklımdan, "pitoresk" tanımı geçti, sergiyi gezdiğim sürece; doğru tanım mıydı bu bilmiyorum.
    İzlenimciler arasında sayılıyor Chagall; ama, resimsel olması, resim duygusu vermesi bende bıraktığı en temel duygu.
    :))

    YanıtlaSil
  12. Sndercim,
    Oooo!
    Birlikte gezmek için en şahane sergi seçeneklerinden biri bu!
    Harika!
    Çok sevindim.
    :)))

    YanıtlaSil
  13. Çobancığım,
    İstanbul bir gayya kuyusu!
    Ne tarafından tutarsan, sana o yüzünü gösteriyor.
    Sevmiyorsan kötü davranıyor, seviyorsan nimetlerini sunuyor.
    Acayip!
    Chagall'i de böyle sundu, sanırım.
    :))
    Renkler konusunda kesinlikle haklısın! İçindeki coşkunun renkleri tuvaline yansımış, ışıl ışıl.

    YanıtlaSil
  14. Ebrucuğum,
    Demek, "İstanbul'u seversem" diyorsun?
    Sev, bence!
    İstanbul, sevilmeye değer bir şehir.
    Dün akşam, vapurla Karaköy'den Kadıköy'e geçtim. Lodos vardı ve hava tertemizdi, ışıklar gözalıyordu. Deniz, tarihi yarımada, Haydarpaşa... Bakmaya doyamadım. Sevmeye hiç doyulmaz!
    :)))

    YanıtlaSil
  15. Eleştirel Beyciğim,
    Size de sevdiririm İstanbul'u, size de...
    Sevmiyorsanız eğer, ya da tanımaya vaktiniz olmadığı için sevemediyseniz.
    Güzeldir bu "bin kocadan yadigâr" şehir!

    Şiir böyle miydi?
    "bin kocadan artakalan" mıydı, yoksa?
    :)

    YanıtlaSil
  16. Resim olayında KUBİZMi seviyorum:P

    *Yeni Yılını şimdiden kutlarım.

    Sevgilerrr

    YanıtlaSil
  17. Ayşegülcüğüm,
    Teşekkür ederim!
    Ben de sana, mutlu bir yeni yıl dilerim.
    :))

    YanıtlaSil
  18. 2021'den 2009'a ışınlandım. Şu sıkıcı günlerde nasıl iyi geldi. Chagall, Bella, Aşk... Sanatsal etkinliklerin korkmadan düzenlendiği, korkmadan ziyaret edildiği covid19 virüsünden uzak günler... Bu etkileşimler çok hoşuma gidiyor, bizi oradan oraya götürüyor. Kaleminize sağlık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Sezerciğim, çok güzel zamanlar ve iyi ki diyeceğimiz anılar onlar, iyi gelmesine sevindim.
      Sevgiler. :)

      Sil

Hoşgeldiniz!