Bu sene mürver senesi oldu, benim için.
Geçen kış başladı mürverli hikayem. Aslında üç sene önce Bozcaada'da içtiğim mürver likörüyle başlamıştı da, kışın mürverli portakal reçelini tadıp, kurutulmuş mürverin çayını içince canlanmıştı demeliyim.
Derken Kedili Mutfakların Oya Hanım'ı Mürver Zamanı Geldi Geçiyor yazınca, ağzımın suyunun aktığını itiraf ettim. Bunun üzerine zarafetine hayran olduğum Mine Hanım, bahçedeki mürver çiçeklerinden yolladı, beni seviçten zıp zıp zıplattı.
Hemen kolları sıvayıp mürver reçelini ve şurubunu yaptım. Şurup, yaz ortasında bitti, reçelin son kavanozundayız henüz.
Geldik mi Eylül ayına ve şahane Bozcaada günlerine...
Daha ilk günden, hem de kahve yanında verilen nefis yaban mersini likörünü içerken başladım, vıdı vıdıya: Sizin bir mürver ağacınız vardı da, bu sene meyvesini topladınız mı da, likör yapacak mısınız da, bana da meyvesinden verir misiniz de...
Meğer, mürver ağaçları çoğalmış, aşağıdaki evin bahçesindekinden başka, Bağhane'de de iki kök mürver varmış. Ne var ki, Bağhane'dekiler henüz meyve vermemişler.
Bakın işte o yavrucaklardan biri, yukardaki. Seneye tozlama olursa, meyve verebilir dedi, Ümit.
Bu da bir mürver dalı, içinin süngersi yapısına dikkat ettiniz mi? Hani, çocuklar patlangaç yapmak için içini oyarlarmış diye anlatılan...
İşte, ünlü mürverlerimiz, daha doğrusu bahardaki bembeyaz uçucu halli çiçeklerin meyveleri.
Yine salkım salkım. Rengine mor mu desem, şarabiye bakan siyah mı desem?... Lezzeti, rayihası içinde.
Biz yola çıkana dek tadından eksilmesin diye Ümit onları şekere yatırıp, bir kutuya yerleştirdi. Eve gelir gelmez, kavanoza aktarıp votkaya yatırdım, şekerli meyveleri. Kışa kadar bekleyecek ve likör olacaklar.
Söz!
Olunca bir kadeh sunarım buradan size de...
.
Ben de, ben de, ben deeeee...
YanıtlaSilBen de istiyorum bir kadeh, yanında kahve. Yanında ilaveten Sarhoş Balığın Funda'sı. Üstüne de bastırsın diye ekmeeeek:)))
CEVAP:
Geldin de, yapmadık mı?
Aldın mı cevabını Leylak Dalı.
(Ekmekçim sen yorulma diye kendim yazıp kendim cevapladım:))))
Leylakcığım, :)))
YanıtlaSilHarikasın harika!
Öyle güldüm ki, okuyunca...
Aynen aynen!
Bekliyorum.
:))
ben de istiyorum çavdar teyzem. yanında kahve olmasa da olur.
YanıtlaSilMürver demişken... Ikea'da en sevdiğim şey dağ kızılcığı şurubu. İki çeşit şurup var zaten, diğeri de mürver şurubu, rengi de beyaz şarap gibi fakat tadını ben hiç sevmemiştim. Siz şimdi böyle iştahlı iştahlı anlatınca mürvere sardırasım geldi!
YanıtlaSilO değil de...
YanıtlaSilHafif abim, ben sizin blogunuzu takip ediyordum, utanmadan şifre filan istiyor şimdi, nerelere gidem, napam ben?
Ben de ikea dan alırım mürver şurubunu ama beyaz şarap renginde oluyor... Mürver ağaçlarını görüyorum ama bunları zehirlin olanlarıda varmış nasıl ayırt edilebilir acaba...
YanıtlaSilAa şimdi aklıma geldi. Sana geldiğimde içip Ekmekçimi anmıştık di mi Lale:)))
YanıtlaSilKıymetli Bir Kadın,
YanıtlaSilBloglarımı kapatmadım, sadece kilitledim. Hiçbirine hiç kimse giremiyor şimdilik benden başka. Sadece tımbırım açık: http://gormebicimleri.tumblr.com/ Şu sıralar iç dünyam son derece fırtınalı geçmekte olduğu için blog mlog düşünecek halim kalmadı. Ayakta ve hayatta kalabilirsem kapıları tekrar açacağım. Haberiniz olur sanıyorum. Olmazsa da söz, haber veririm size.
Saygılar.
Hafif Abicim,
YanıtlaSilAman, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz!
Siz uğrayın arada, sohbetinizi esirgemeyin bizden.
Kahveli de ikram ederim likörünüzü, kahvesiz de...
:))
Sevgili Bir Kadın,
YanıtlaSilValla, o satılan şuruptan içmedim, kendi eserimi biliyorum. :))
Benim şurupta portakal ve limon suyu da vardı. Onu söylemeliyim, beyaz şarap renginde değildi, yani.
Dağkızılcığını denemeli, bakalım...
:)
Sevgili Lale,
YanıtlaSilHoşgeldiniz! :))
Mürverin zehirli olanı konusunu hiç bilmiyorum. Sanırım, Mine Hanım bu konuda bilgi sahibidir. Benim bildiğim, mürverin eski İstanbul evlerinin bahçesinde mutlaka bulunan şifalı bitkilerden olduğu. Tıpkı, vişne, kızılcık, incir, dut, kızılcık gibi...
:)
Leylakcığım,
YanıtlaSilKulaklarım çınlamıştır mutlaka.
:)9
Ekmekçikız'anım,
YanıtlaSilEylül başında İstanbul'dan Antalya'ya hicret ettim. Şimdiye kadar sadece iki kez üzüldüm bu duruma, biri dün lunaparkta evlenen arkadaşımın düğününü kaçırmam, diğeri de bu sabah biten yanımda getirdiğim son kızılcık şurubu şişesi. Mutlaka deneyin yani. :)
Hafif abi,
Hörmetler. Bekleyeceğim.
aaaaa o gördüğüm şeyler demekki birşeylere yarıyormuş. eee bilgilli olmak başka birşey:D
YanıtlaSilMerhaba Ekmekçikız,
YanıtlaSilZehirlisi derken kastedilen şudur bence:bilip tanımadan Mürver ağacı zannedilen bambaşka bir ağaçtan toplanan meyveler...!!!
Mesela Ligustrum tohumları,Kartopu tohumları...Aynen Mürverinkilere benzerler ve toksiktirler.Onlardan toplayıp likör yapmaya kalkışan olduysa oradan geliyordur bu bazıları zehirli deyişler....
Ekmekçi Kız harikasın. Ondan bundan derken Mürverci Kız oldun çıktın vallahi. Sevgili Ümit'den de bir tutam meyvesi, meyvesinden de bir şişe likörü. Afiyetler olsun. Mürverin zehirli olanı yok da, mürverle karıştırabilinecek kadar benzeyen bir başka ağaç var. Ben de Mine'ye sora sora öğrendim.
YanıtlaSilbu kadar da güzel anlatılmaz ki.
YanıtlaSilböyle de ballandırılmaz ki :)
Bir Kadın,
YanıtlaSilBulamadım nasıl hitabedeceğimi yahu! "Kadıncığım" komik geldi. :))
Neyse, buluruz...
Önerini değerlendireceğim, iş ki ilk fırsatta yolum düşsün oraya.
:)
Gugukcuğum,
YanıtlaSilEstağfurullah!:))
Bilgiden ziyade ilgi meselesi belki de. İlgin olursa, bilgi ediniveriyorsun.
Her türlü işe yarar mürver, her türlü...
:)
Mine Hanım,
YanıtlaSilSağolun, yetiştiniz imdada. :))
Ben de çiçeğini, meyvesini ve ağacını sonunda aynı sene içinde görmüş oldum, iyi oldu.
:)
Oya Hanım,
YanıtlaSilSağolun, verdiğiniz addaki katkılarınızı da gözardı etmeyiniz lütfen. :))
Likör olsun da birlikte içelim.
:)
Nalancığım,
YanıtlaSilBallandırdım di mi? Yazarken bile ağzım sulanıyordu! :)))