Barış Bıçakçı'nın "Sinek Isırıklarının Müellifi" romanını okudum, bitti.
Tereddüt ettim yazarken, roman mı demeli, anlatı mı? Öylesine roman iddiası olmayan bir sadelik ve sükunetle yazılmış ki kitap.
Kitabımız, Cemil'in yazdığı kitabı yayınevine teslimiyle başlıyor. Yayınevi editörünün aylar sonra dosyayı okuyup, metnin nasıl olması gerektiği hakkındaki görüşünü bildirmesiyle bitiyor.
Cemil beklerken biz onun hayatını öğreniyoruz. Arkadaşlarını, karısını, toplu konuttaki yaşantısını, komşularını, aşk hakkındaki düşüncelerini...
Kitabın usul usul anlattıklarının beni nasıl içine alıverdiğini anlamadım bile.
Sonra 146. sayfada 50. bölümün ilk cümlesini okudum:
"Cemil'e hayatın şölen olduğunu hissettiren şeylerin üstünkörü yapılmış listesi:
Virginia Woolf'un Mrs. Dalloway romanı.
...Kim Novak ve William Holden'in oynadığı Piknik filmi.
...Ezginin Günlüğü.
...İtalo Calvino.
....."
Daha listenin ilk maddesinde kendi listemi yapmaya başlamıştım, bile.
Benim ilk aşık olduğum Virgina Woof romanı Deniz Feneri'dir. Sonradan Mrs. Dallowey'i okumuştum. Şimdi bile en çok hangisini severim kararsızım.
Filmler, müzikler, resimler, ressamlar, şiirler, albümler, yazarlar...
Hayatı şölen haline getirenler, bizi biz yapanlar...
Ben bu kitabı çok sevdim. Sadece şu tek cümle bile olsa onu sevmeme yeter de artar bile!
Şimdi söyleyin bana, sizin için hayatın şölen olduğunu hissettiren şeylerden birkaç tanesini.
Kitabı çok beğendim ben de.
YanıtlaSilHayatı şölen haline getirenlerse saymakla bitmez. Çay, sahil, yürüyüş, pazarlar, mutfak, erguvan, İstanbul sokakları, sayısız kitap ve müzik...
Son günlerde öyle çok adını duydum ki bu kitabın meraktan ölüyorum. Hemen alıp okuyacağım. Adı bile çekiyor insanı kendine :)
YanıtlaSilÖnermişsen alınmalı ve okunmalı.
YanıtlaSilBenim için hayatın şölen olduğunu düşündüren şeylerin en başında İda geliyor. Sonra çay, sigara, ellerimi cebime koyup yürüyebilmek, yürüyecek kadar sağlıklı olmak, sabah uyanmak of çokmuş:)
Ne kadar güzel, ne kadar yalın, ne kadar mutlu eden bir kitap değil mi. İki kere okudum, dönüp dönüp okumak niyetindeyim. Elektra çok güzel tanımlamıştı, bazı cümleleri parmağımla sevdim diye, aynen öyle, ben öpmek istedim.
YanıtlaSilHayatın şölen olduğunu hissetiren öyle çok şey var ki benim için, şu ara Antalya'nın sonbahar renkleri bile başlı başına bir madde...
Merhaba.
YanıtlaSilSanırım bu blogunuzu ilk ziyaret edişim.Öyle ise haliyle ilk okuduğum yazınız.Kitabı çok tatlı bir yazı ile anlatmışsınız.Elimdekiler bittikten sonra almayı düşünüyorum.
Umarım ben de beğenirim.
Işıncığım,
YanıtlaSilŞölenin çoğu maddesi ortak seninle, ne güzel. Belki gelecek defa tek tek bir-ikisini seçmeli.:)
Haa unutmadan, parktaki erguvan ağacımı vermem bak. ;)
Kediciğim,
YanıtlaSilBarış Bıçakçı'yı daha önce okumuş muydun? Bunu okuyunca, öncekiler sıraya girecek, eminim. :)
Ebrucuğum,
YanıtlaSilÇok tabii, iyi ki çok!
Sadece ayağa kalkıp yürümek, o yola çıkmak başlangıç. Sonra şölenin zevkine vara vara gidiyorsun. Arada ayağımız taşa takılsa da...
:)
Leylağım,
YanıtlaSilSonbaharın renklerini sende seyredip imreniyorum, buradakinden çok daha ışıklı, parlak renkli.
Oldum olası kelime canbazları beni yorar, bundan dolayı Barış Bıçakçı'nın kelimelerinin, anlatımının sadeceliği bana çok cazip geliyor.
Evet, dokunmalı, sevmeli o kelimeleri. :)
Semih hoşgeldiniz! :)
YanıtlaSilOkuyun vakit geçirmeden, o dünyayı ve anlatılanları umarım çok seversiniz. :)
Hafta sonu alacağım iki kitaptan biri. Leylak Dalı bahsetmişti çok merak ediyordum, sizde de görünce iyice meraklandım. zaten Barış Bıçakçı diynce şaşırmamak lazım, öyle içten, öyle naifki o hep yazsın, biz hep okuyalım diyorum:))
YanıtlaSilhımmm, harika bir soru. bunu hiç düşünmediğimizi farkettirdin bana. yüzlerce, binlerce şey var ama şuarada hemen aklıma geliverenleri sayayım:
YanıtlaSilkızlarım ve eşim
müzik
kitap okumak.
doğa.
veee yaşıyor olmak!
teşekkürler bana bunları düşündürdüğün için. kitabı okuma listeme aldım.
Daha önce bir kitabını okumuştum. İçimden bir ses bu kitaba bayılacağımı söylüyor ama :)
YanıtlaSilBenim için olmazsa olmazlar;
YanıtlaSil...... o kadar çok şey bir anda yığılıyor ki zihnime bunu düşününce. kimi zihnime kimi mideme kimi ruhuma dönük. hepsi işte. şu an kucağıma alıp sana bunları yazdığım laptopum bile:)
ne güzel ve su gibi akan bir kitaptı yine di mi? hayatı şölen haline getirenlerden biri: iyi edebiyat :)
YanıtlaSilBen de biraz önce bitirdim kitabı, çok tatlı cümleler vardı şimdi dönüp tekrar bakacağım.
YanıtlaSilHayatı şölen haline getirenler, sevdiklerimiz, paylaştıklarımız bence.
Bilgeannesi,
YanıtlaSilÖyle valla! Barış Bıçakçı hep yazsın, biz hep okuyalım.
:)
Gugukcuğum,
YanıtlaSilYaşıyor olmak, bize verilmiş bir armağan. Değerini bilince, değeri artan...
:)
Kediciğim,
YanıtlaSilBekliyorum sonucunu...
:)
Elektram,
YanıtlaSilSenin alfaben var ya, onlar işte belki biraz da...
:))
Şulem,
YanıtlaSilİyi edebiyat en vazgeçilmezlerden, hem de!
:))
Serpilciğim,
YanıtlaSilSevdiklerimizi paylaşmazsak, birşeyler eksik kalıyor biraz, sanki. Haklısın.
:)
Benim hayatın şölen olduğunu hissettirenler listemde Virginia Woolf en sevdiğim yazar olarak yer alır. Benim ilk tanışıklığım ise Dalgalar romanıyladır. Onun dışında listemi sıralarsam, ilk aklıma gelenler: arp sesi, dost sohbetleri, kıvamında bir çikolatalı sufle, denizden gelen ılık bir rüzgar, turkuaz renk...
YanıtlaSilBernacan,
YanıtlaSilVirginia Woolfseverlerdensin, ne güzel!:))
Çikolatalı sufle miii? Hımmm! :)
çavdar teyzem, bu postuna laf attım tımbır mekanımda :)
YanıtlaSilAbicim,
YanıtlaSilBende bir bunama ya da Borgesvari bir körlük olsa gerek.:(
Nerde, hangi postta?
estağfurullah, gözünüzden kaçmıştır sadece.
YanıtlaSilşurada, bkz: http://gormebicimleri.tumblr.com/post/13209844433/demirhindi-kokuyle-karanfil-tarc-n-zencefil-gibi
Amannn! Yeteri kadar izlememek, araştırmamak... Ve işte sonucu!
YanıtlaSilPardon abicim.
:))