Bazen böyle oluyor.
Ben sıradan günlük hayatımı yaşarken, dışarıdaki büyük hayatta başka şeyler oluyor.
Sonra kafamı kaldırıp etrafa bir bakıyorum, sanki başka bir dünyadayım.
Değişiklikler bu kadar mı hızlıymış diyorum, fark etmemişim. Örneğin, üstünden sadece biraz karanlık ve zor bir kış mevsimi geçti, şimdi İstanbul manzarasına bakınca kuleler kuleler görüyorum.
İçim daralıyor!
Yaşanan değişikliğin ayırdına sonradan varmak, bana hüzün veriyor.
Oysa, değişim bir canlılığın yenilenmenin ifadesi olmalı.
Böylesi zamanlardaki değişim başkalaşım sanki; kabul edilmesi zor bir hal gibi.
Öylece durup, olanlara hayret içinde bakakalmak, içimdeki hızın dışarıdaki hıza akıl erdirememesi mi acaba?
Şu sarı sarmaşık güllerine bakın! Nasıl da tomurcuklanmış, dalları gonca dolu. Gerçek hayat orada bence.
Şimdilerde bana öyle geliyor ki, hayatın tek ustası doğadaki yaşam ve onun ritmi.
Bu aralar bende senin gibi hissediyorum ve doğa sadece ruhumu iyileştirebiliyor.
YanıtlaSilGugukcuğum,
YanıtlaSilKendimizi doğanın ritmine bırakarak yaşasak, mümkün olsa bu. Keşke...
Değişim tazeliktir..Değişim farkındalıktır..İnsanı insan yapan dediğiniz gibi doğanın zarif ritmidir..Hepimiz bu güzel ritme ayak uydurmalıyız..
YanıtlaSilGüzel haftasonları sevgili Ekmekçikız...:)
her notayı hissederek bir senfoni dinlemek gibi. Yüreğine sağlık ekmekçim.
YanıtlaSilSessiz Prenses,
YanıtlaSilKeşke, hepimiz bunu başarabilsek. Keşke...
:)
Özlemakicim,
YanıtlaSilNe güzel tanımlamışsın. :)
Sağol.
hayatin ustasi degil, dupeduz kendisi...
YanıtlaSilMehtapcığım,
YanıtlaSilHaklısın! :)
Kendimizi doğanın ritmine ne kadar bırakırsak, bedenimiz o kadar mutlu oluyor.