Benim için geçen haftanın en unutulmaz hareketlerinden birisi, belki de en önemlisi, SALT Beyoğlu'nda sadece bir saate yakın bir süre izleyebildiğim "The Clock" isimli filmdi.
Filmin sadece bir kısmını izledim diyorum, çünkü filmin tamamı 24 saat sürüyor.
Video sanatçısı Christian Marclay , 2010 yılında yaptığı bu filmle 2011 yılındaki Venedik Bienalinde Altın Aslan ödülü almış. Film, o zamandan beri dünyanın tüm prestijli müze ve sanat galerilerinde sırayla gösterilmekte.
Bence, müthiş bir fikir ve yaratıcılık örneği olan bu film tamı tamına 24 saat uzunluğunda. Yapımı için binlerce film ve tv dizisinden seçilmiş içinde saat görüntüleri ve o saatle ilgili sahnelerin yer aldığı filmler kullanılmış. Üstelik bu filmdeki saat görüntüleri, o an kolunuzdaki saatle aynı zamanı gösterecek şekilde oynatılıyor. Dolayısıyla, o an ekranda oynayan filmdeki kahramanın kolundaki saat 5'i 10 geçeyi gösteriyorsa, sizinki de tam o anı gösteriyor.
Seçilmiş sahnelerin yer aldığı filmler her konudan, her yıldan, her ulustan...
Fimi izlemenin tam zamanında olanla çatışması, geçen zaman, geçmişte yaşanan zaman, şimdiki zaman üzerine istediğiniz kadar felsefe yapmak imkanı veriyor. İzlediğiniz sahnelerin hangi filmden olduklarını düşünmek ve "ben bunu görmüştüm" keşiflerini yapmak ve bunun verdiği zevk de, bir sinemasever için alınacak zevki artırıyor.
Bir sinema meraklısının hiç kaçırmaması gereken bir gösteri bu.
Gösteriydi, demeliyim. Hafta sonunda bitti, ne yazık ki!
Bence SALT, bu gösterimi/sergiyi çok daha yaygın bir şekilde duyurmalı, herkesin haberi olsun diye davul çalmalıydı.
Kim bilir? Belki de çaldılar, ancak ortalığı bürüyen toz duman yüzünden biz duyamadık
Yine de tamamen her şeyi kaçırmış sayılmazsınız, aşağıdaki video size olan biten konusunda fikir vermeye yardımcı olur umarım.
Burada filmle ilgili bir de youtube kaydı var.
İzleyiniz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz!