Gün başında kararsızdı hava.
Pek çok defa güneş açtı.
Rüzgâr öyle sert esti ki yüzümüzü dondurdu.
Denizin rengi yeşil ve gri arasında gitti geldi.
Bulutlar açıldı bir an sonra öyle bir an geldi ki karşı kıyı görünmez oldu.
Öğleden önce kar yağdığında biraz çatılar ve ağaç dalları beyazladı.
Öğleden sonra kar yağdığında çatılar ve ağaçlar daha çok beyaz örtüyle kaplandı.
Akşamüstü göz gözü görmez olduğunda sadece çatı ağaç değil dışarıda olan herkes herşey beyazladı.
Metro yavaşladı, tren sayısını çoğaltacaklarına gelen iki seferden biri yolcularını tümden boşalttı.
Dediler ki Marmaray'ın kapasitesi doluymuş, orayı rahatlatmak için metroda bekletiyorlarmış.
Bilgi veren yok, anons yapan yok...
Bu işin bir kuralı olmalı değil mi?
Belli ki o da yok!
Sonunda, deniz yolu fırtınadan kapanmıştı ama belki şimdi açılmıştır diyen iç sesi dinlemek işe yaradı.
Evet, deniz yolu çalışmaya başlamıştı.
Asya kıyısı Avrupa'dan çok daha sakindi, yollar henüz açıktı.
Nihayet, evim güzel evim, sıcak evim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz!