Üç gündür reçel yapıyorum.
Üç gündür reçel kaynatmıyorum tabii, reçel yapacağım ağaç kavunu dilimlerinin kabuklarının acısı çıksın diye haşlayıp suyunu süzüyorum.
Bu sabah kaynatma işini tamamladım. Sanırım bir gün daha kabuk kaynatıp suyunu süzsem iyi olacakmış, acı değil ama azıcık dil ısıran bir tad halen var.
Yıllar önce ilk yapışımda daha başarılı olmuştum. Neyse artık, yapacak şey yok bu defa böyle yenecek.
Sözüm söz!
Çelınç cevaplarını yazmaya devam ediyorum.
Bugünün sorusuna düşününce ilk anda cevap bulamadım, belki yazınca ilham gelir diyerek başlıyorum.
Her zaman ve bazen özlediğin iki şey nedir?
Her zaman özlediğim şey, üzerine hemen kenarındaki kayalıklardan ağaç dalları sarkan sakin bir denizde sabah vakti yüzmek.
Aklıma geldikçe beni mutlu ettiği ve huzur verdiği için bu anıyı her daim özlerim.
Bazen özlediğim ise birden çok; çocukluğumdaki bir tat -ekmeğin üstüne ev salçası sürüp yemek mesela- ya da bir oyun -bir yaz gecesi saklambaç oynamak mesela- bazen eski bir arkadaş, genç yaşında vakitsiz kaybettiğim babam, evden uzakta olduklarında çocuklarım ve yakınlarım...
Zor bir reçel...
YanıtlaSilAma ben çok severim o hafif genizi yakan acılığını bu reçelin.
Ellerine sağlık ♥
Özlediğimiz ne çok şey var aslında ufak ufak...
Sevgiler..
Sevgili Şebnem,
YanıtlaSilTeşekkür ederim, durdukça acısı azalıyor sanki. ;)
İyi ki, özlenecek şeylerimiz var geriye dönüp baktığımızda. Değil mi? :)