Pazar, Mayıs 31, 2020

Bu sene Mayıs böyle geçti işte...

...demiş bulundum.
Mayıs ayının son gününde yazıyorum, acaba gelecekten bu güne bakacak olsam ne derdim diye düşündüm önce. 
Sonra aklıma geldi, bilinmez ki, gelecekten bakarken bugün önemli olacak mı? 
Yaşarken çok önemli sandığımız  pek çok olayı unutup gidiyoruz ya da öylesine sıradan konular haline geliyor. 
Bazen, sıradan bir günün anısı öyle silinmez harflerle yazılmış oluyor ki, sonradan defalarca açıp açıp okuyoruz.

Son aylardaki sıradan rutinle başladı gün. İki kez sabah kahvaltısı hazırladım.
Olmadı, bakın daha ilk adımda tökezledim, gün böyle başlamamıştı.
Sabah erkence vakitte evden fırına ekmek almaya diye çıkıp, bir saate yakın mahallede dolanıp kaçak yürüyüşümü yaptım ve eve döndüm. 
Kahvaltı temrinleri yürüyüşten sonra oldu, çünkü ilgili ahali sırayla ve ancak uyanıyorlar.

Öğlen saatlerinde günün yemeğini hazırlamaya giriştim.
Ekşili sulu köfte ya da İzmir köfte yaptım. 
Yemeklere verilen isimler konusundaki standarttan uzak hafif karmaşık durumun nedeni ne olsa gerek?
Yemek henüz pişerken annem kapıyı tıklattı, "ben bahçeye iniyorum, işin bitince gel" dedi.
Bugün 65 yaş üstünün havalandırma günü ya, annem sabahtan beri heyecanla hazırlanıyor; dizime buz koyayım, biraz da ilaç süreyim, hiç değilse biraz yürüyüş yapana dek idare eder, niyetiyle.

Mutfağı toparlayıp aşağıya indim.
Sokağa çıktık, annem kendisine ve uzun zamandır yürüyüş yapamadığına bakılarak oldukça uzun sayılacak bir mahalle turunu başarıyla tamamladı.
Ödül olarak, bahçede iki saat kadar oturup komşularla mesafeli bir sosyalleşme yaşadı.
Eve çıkınca salata yaptım, sofrayı hazırladım.
Hafta sonu  ve yasak nedeniyle saatler iyice karışınca, geç pazar öğlen yemeği bile denemeyecek bir saatte erken akşam yemeği yedik.

Şimdi sessizlik zamanı.
Günler uzadı.
Akşam alacası henüz geçmedi dışarıda.
Mozart'ın klarinet konçertosunu dinleyip Mayıs ayını tamamlıyorum.
Lütfen, Haziran hoş gelsin!

2 yorum:

Hoşgeldiniz!