Bir kaç gün önce "Life In A Day" filmini yazmıştım.
Postun altına yorum yazan sevgili MINDMILLS bir film önerdi. Kendisinin okuduğum yazılarından yola çıkarak, film ve kitap beğenilerimizin -en azından bazı konularda- benzeş olduğunu düşünüyorum. Önerisi ilgimi çekti, filmi buldum ve izledim.
Filmin adı "Two / One", bizde oynamadığı için Türkçe adı yok, Mubi'de izledim. Oldukça uluslararası bir yapım bu, yönetmen Arjantinli Juan Cabral, filmin hikayesi Şanghay, Kore, Japonya, Kanada ile bağlantılı.
Dünyanın birbirinin izdüşümü konumunda olan iki ülkesinde yaşayan iki adamın öyküsü anlatılıyor.
Öylesine farklı zaman dilimindeler ki, birisi uyuduğunda diğeri uyanıyor. Sonunda bir gün aynı noktada karşılaşıyorlar. Başlarına gelen olaylar, bize bunlardan hangisi gerçek, rüya mı yoksa, öyle ise kim diğerinin rüyasını görüyor sorularını düşündürüyor.
Tam o günlerde elimde bir kitap vardı. İncecik bir anlatı, uzun öykü diyor künyesinde.
Japon yazar Osamu Dazai'nin, adı "Öğrenci Kız". Geçen hafta yürüyüş sırasında kitapçıya uğradığımda görmüş, almıştım. Gerekçem her zamanki gibi, Japon Edebiyatı ilgimi çeker.
İzmir depreminin üzüntüsü ruhumu sıkarken okuma eylemim oldukça yavaş sürdü. Two / One filmini seyrettiğim günün gecesinde Öğrenci Kız'ı elime alıp, şurada iki sayfa bir şey kaldı, bitirip uyuyayım dedim.
Sayfa 51'de şu satırları okudum:
"... Pencereden ay görünüyordu. Çömelmiş, çamaşırları yıkarken aya doğru hafifçe gülümsedim. Ay görmezden geldi. Aynı anda, bir başka yerde, zavallı başka bir kızın, aynı benim gibi çamaşır yıkarken aynı aya bakıp gülümsediğine inandım bir an için. Kesin gülümsemişti. ... Ve Paris'in arka sokaklarında, kirli bir apartmanın holünde, yine benimle aynı yaşlarda bir kız tek başına sessizce çamaşır yıkayıp aynı aya gülümsüyordu, en ufak şüphe bile duymuyordum. ..."
Meğer, bu kitabın raftan bana gülümsemesi, bu benzerliği görmem, insanların aklından aynı düşüncelerin geçip durduğunu bir kez daha anlamam içinmiş.
Hani Bülent Ortaçgil Eylül Akşamı'nda der ya,
"... aynı anda aynı sessiz geceye doğru içim sıkılıyor demişizdir,
aynı sabaha uyanırken kim bilir aynı düşü görmüşüzdür..."
Kocayemiş zamanı geldi.
Umut ediyordum ki, baharda tam pandemi karantinası öncesinde adada çiçeklerini gördüğümüz kocayemişleri ellerimizle toplayıp yiyecektik.
Olmadı, pazardan bunlar.
Seneye umarım, kısmet...
Öğrenci Kız demek? :) Notumu alıyorum. O aynı aya bakan kızlar bana Murakami'nin 1Q84'ünde iki ayrı aya bakıp hayaller kuran Tengo ve Aomame'yi hatırlattı. Japon edebiyatı merakında da kesişmişiz, sayenizde bir Japon yazarı daha keşfedeceğim, harika! Eylül Akşamı da çok iyi gitti. Kasımdayız ama..Olamaz mı? Olabilir. :)
YanıtlaSilTeşekkürler, sevgiler..
IQ84'ü okumadım. Bir noktadan sonra "bu kadar Murakami yetti bana" demiştim. Bir de tuğla kitaplar çok nadir olarak ilgimi çekmeyi başarıyor, oysa gençlikte ne tuğlalar devirmiştim! :))
YanıtlaSilLafı uzattım, diyeceğim o ki, Öğrenci Kız'ın yazılış tarihi Murakami'nin doğumundan çok öncesinde. Belki esinlenme belki Japon Edebiyatına dayanan aynı aya bakmakla ilgili ortak izlek vardır?
Olamaz mı? Olabilir! :)