Cuma, Nisan 30, 2021

Gelincik Tarlası Göstermek İsterdim

Bugün Nisan ayının son günü.
O güzel şarkıyı biraz deforme ederek "Nasıl geçti habersiz o güzelim günlerim" diyeceğim. Gerçekten anlamadım bir ay daha nasıl geçti?
Oysa, tek tek her günü " geçen sene bugün pandemi başlamıştı, şu şu şu olaylar olmuştu, işte bak bu sene de bu bu bu olaylar oluyor" söylenmeleriyle oflaya poflaya geçirdik. 

Bir yandan, her zamanki kişisel savunma mekanizmamı çalıştırıyorum, can sıkıcı tüm olayları  unutmak  isteği içimden taşıyor, diğer yandan geçmiş tecrübelerimden biliyorum ki, kötüleri unuturken arada iyilikler de kaynayabiliyor.
Neyse ki blogum (larım) var, olabildiğinde çok yaşananı kayıt etmeye çalışıyorum. İleride unutmuş olduklarıma döner bakarım. 

Ayın son günü başlıklı bir yazı yazmak niyetiyle yazmaya oturup, serbest akışa kaptıracağım kendimi, sanki. Bir an düşünüyorum, şimdi evlerde kapalı olmak zorunda olmasaydık, ne yapabilirdim onu anlatayım. 
Eh, yapamıyorum ama! Kendimi kanırtmanın ne gereği var? 
Oturmuşum masanın başına az önce yazdığım şarkının aslını dinlemişim. Tamam işte; yaşanan zaman bu zaman, elde olan bu.
O vakit buyurunuz, size de dinleteyim, Nasıl Geçti Habersiz O Güzelim Yıllarım.

Yarın Mayıs başlıyor. Gelincik ayı. Bütün tarlalar, bahçeler gelincik dolu olacak.
Belli ki, gelincikler açadursun biz bütün bir ayı evde geçireceğiz, gelincikleri göremeyeceğiz.
Öyleyse size  gelincik tarlası niyetiyle gelincik bahçesi göstereyim, tazecik. 



Bu videoyu dün Fenerbahçe Parkı'nda çektim. 
Son saniyede zoom yapmaya çalışırken karganın en bet sesiyle gaklamasına ne dersiniz?

10 yorum:

  1. o zaman ben de bu yazıya edip cansever'in "gelincikler" siirinin son bölümü ile eşlik edeyim:
    "gercekte bir sevinc, bir mutluluk yok degildir yureklerimizde
    sevgiler umutlar yok degildir
    oyleyse neden cabuk kuseriz birbirimize
    cabuk ofkeleniriz
    durup durup boyle huzunlenmemiz neden
    anlamiyoruz da ondan mi yoksa
    bir butun oldugunu mutlulugun
    umudun bir butun oldugunu
    seziyor muyuz yalnizca
    baktikca gelincik tarlalarina uzaktan
    oyle bir arada guzel
    yasamanin lezzetini
    kanimizi tutusturdukca gun gunden
    bugusunu saldikca
    bir tutun dumani gibi yaktikca genzimizi."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar güzel bir şiir bu, çok teşekkür ederim Şulem.
      O kadar denk düştü ki... :)

      Sil
  2. Geçen hafta markette "Türk gelinciği" ismiyle bulunca hemen aldım tohumları ve bugün de üçer beşer serptim ne olur çıkın diyerek :) Bizde mevsimi biraz daha geç, bakalım ne olacak..
    Ben de çok severim. Bir de asıl neden severim biliyor musun, koparılınca dakikalar içinde süzülüp öldükleri için kimse buket buket toplamaz ya onları ;) Tarlalarda özellikle papatyaların aralarını kaplayınca offffff.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1987 yılının 3 Temmuz'unda İngiltere'ye gitmiştim. Heathrow'dan Cambridge'e doğru yol alırken, yol boyu kırlarda gelincik tarlalarını görünce çok şaşırmıştım. Nasıl yani? gelincik bu mevsimde mi açar? Sonra anladım, Akdeniz ikliminde değiliz artık, Avrupa böyle. :))
      Umarım, gelinciklerin bol bol çıkar, kırmızı kırmızı olurlar. :)

      Sil
  3. Gelincik ressamı Hikmet Çetinkaya geldi aklıma. Bir sergisini gezmiş, hayran kalmıştım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyordum Tülünciğim, sayende öğrendim ve gelincik resimlerine baktım. Çok güzeller. :)

      Sil
  4. Gelincik sevgisi bana rahmetli ananemden yadigar. Naif olduğu kadar hayata dim dik kafa tutan; o kırılgan yapısını eşsiz güzelliği altında saklayan, sofistike ama bir o kadar da vahşi çiçek. Kendisine benzerliğini bilir miydi acaba, oradan mı gelirdi bu sevgisi? İçtiği, filtresiz sigaranın markası bile Gelincik'ti, ne garip!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldiniz! :)

      Gelincik sigarası, ne çok anısı olan vardır o sigarayla. :)
      Hep kadınlar içerdi o sigarayı değil mi? Neden acaba? O zaman henüz filtreli sigara da yoktu, yanlış hatırlamıyorsam.

      Gelincik şurubu içtiniz mi, hiç? Bozcaada'da yaparlar, rengi şahanedir. :)

      Sil
    2. Kim bilir belki de paket tasarımındaki naiflikten tercih ederdi kadınlar ya da pek tercih etmezdi erkekler. :) Filtreliler de vardı ama alışkanlıktan belki o piyasadan kalkınca Birinci'ye geçmişti bu defa da.
      Evet ya, İzmir'de de yapılır. Çocukken az toplamadık gelincik, şurubu kaynatılsın evde diye. :))

      Sil
    3. Daha yumuşak içimliydi belki. :)
      Bafra sert bir sigaraymış mesela, babam Bafra içerdi.
      Birinci daha da sert değil miydi acaba? Benim sigara bilgim oldukça kısıtlı, içmeyen biri olarak bu kadar ancak. :)

      Sil

Hoşgeldiniz!