Dün, daldan dala atlayarak bir şarkının peşinden gezindim. Sırayla anlatayım en iyisi.
Twitterda paylaşılmış bir videoya denk geldim. Önce isimler dikkatimi çekti; Danny Kaye, Harry Belafonte ve Nana Mouskouri, dinlemeye başlayınca ahan da bizim Niksarın Fidanları bu dedim.
Malum, twitter öyle bir mecra ki, her ne paylaşılırsa paylaşılsın, diğer bazıları ters bir şeyler yazmakla görevli, karşılıklı olarak birbirini tepelemekle uğraşıyor insanlar. Yine, videonun altına yazılan yorumlar yenilir yutulur gibi değildi. İnsanlar, bu türkünün aslı ne imiş sorusunu cevap aramayı düşünmeden hemen düşmanca sözler yazıyorlar.
Bari ben bir bakayım dedim, türkünün kaynağı nerede bulacak mıyım? Böylece, bir seri video izledim, türküyü çeşitli yorumlarla dinledim. Size de dinleteyim, ne düşüneceksiniz?
Önce, ilk izlediğim video:
Nana Mouskouri, Harry Belafonte ve Danny Kaye 1965 yılında yayınlanmış bir televizyon şovunda birlikte söylüyorlar, " Opa Ni Na Nai"
Nana Mouskuri'nin tek başına söylediği başka (muhtemelen 70'lerdeki) bir versiyonda ilk şarkıdaki "çiftetelli türkiko" sözleri çıkmış. Nakarattaki "hoppa ninanay yavrum ninanay" yerli yerinde.
Sonra döndüm, bu türkünün bizdeki tarihçesini ve kimler tarafından söylendiğini aradım. Türküyle ilgili en geniş bilgiyi Tokattan Net'de Hasan Akar'ın yazısında buldum. Yazıyı buraya ekliyorum, özetle aktarayım, bir Niksar türküsü olan ve sevilen bu türkü, Anadolu'dan Yunanistan'a göçen Rumlar tarafından Yunanistan'da da söylenmiş ve benimsenmiş.
Bu teori ve şarkının içindeki Türkçe sözcükler bana yakın geldi, doğrusu.
Türküyü bizde kimler söylemiş diye bakarken, Cem Karaca'yı da buldum. Hem de, yine Nana Mouskuri ile Almanya'da yapılmış bir TV programında önce Türkçe ve Yunanca ortak sözcükler ve kavramlar bağlantısından dostluk üzerine konuşuluyor ve 5. dakikadan itibaren iki sanatçı şarkıyı birlikte söylüyor.
Sonra türkü/şarkı Balkan coğrafyasında yayılmış, özellikle Makedonya'da benimsenmiş.
Bulduğum yakın tarihli bir videoda şarkıdaki "çiftelli türkiko" sözü " çifteçali igriko" olarak duyduğum şekle dönüşmüş, ritm Balkan havasına daha yakınlaşmış ve tempo hızlanmış.
Bizde bu türküyü söyleyen sanatçı o kadar çok ki, ilk dikkatimi çekenler Ayla Dikmen, Bülent Ersoy, Erol Büyükburç, Zara, Candan Erçetin oldu, daha pek çok sanatçı var, tabii ki.
Şimdi sizle son bir video paylaşacağım. Bu kayıtta türküyü tek saz eşliğinde Anadolu türkülerinin bir ses ustası söylüyor. Buradan da dinleyebilirsiniz.
ya ne şahane bir kayıt bu, sağol paylaşım için ekmekçim. danny kaye'e çocukluğumdan beri hayranımdır zaten. ne muhteşem adam! türkü ayrı güzel tabii :)
YanıtlaSilBen de tesadüfen gördüm, çok hoşuma gitti. Danny Kaye'e ben de bayılırım, Unicef yararına yönettiği konserleri unutamam. :))
SilTürküyü en ağırbaşlı haliyle bile dinlerken, içimizin kıpırdamamasına imkan yok, sanırım.
Galiba açık ara en sevdiğim türkülerden biridir. Bir şeye sevinsem, sabah bozuk moralimi düzeltmek istesem açar dinlerim. Nana Mouskouri'nin bir zamanlar bu kadar güzel olduğunu da bilmezdim. Niye şarkıları paylaşamazlar ki insanlar? Ne var yani. Senin şarkını ben de söylesem, bu sana gurur vermez mi? Benim şarkımı sen söylesen ben sevinirim açıkçası.
YanıtlaSilNana Mouskuri, gerçekten, ne kadar güzelmiş değil mi? Yıllar bazen çok acımasız davranıyor insanlara, bazen de daha toleranslı oluyor. :)
SilAynı coğrafyada bile olmadan yakın coğrafyada müzik olsun, yemek olsun, kültürün ögelerinin ortaklaşa olmamasına imkan var mı? Özellikle şimdilerde globalleşen dünyada, zaten neyi engelleyecekler ki?
Burada takıntı yapılan konu, tahminim, ortaya çıkanı birilerinin kendine mal etmeye çalışması ve öbürlerinin de buna sinir olması.
Mutluluk kaynakları çoğalınca çatışma konusu olmamalı da, insanoğlu mülkiyetçi işte...
Ben de aynı şeyi düşündüm, Nana Mouskouri ne güzelmiş ne fidanmış diye. Danny Kaye'i de çok severdim. NY Metropolitan Operası'nda çocuklar için yaptığı programı defalarca izlemişimdir. Bu video ne kadar çok yerden geldi bana da. Müziğin birleştiriciliğine bakalım, gerisi boş. :)
SilBu vesileyle hem Ekmekçikız'a hem de Küçük Joe'ya iyi bayramlar, sevgiler.. xxx
Sevgili Neslihan,
SilBayram kutlamasına, bizim geleneksel usulde "geçmiş bayramın kutlu olsun" diyeceğim. :)
Ah keşke tüm insanlar, müziğin birleştiriciliğine inansa ve "hayat bayram olsa"! :)
Twitter'da ben de gördüm, Rumca olarak da söylendiği, çok kişi tarafından seslendirildiği geldi aklıma ama tekrar incelemedim:) Emeğiniz için tebrikler ve teşekkürler.
YanıtlaSilAnladığım kadarıyla "viral oldu" bu video. Oysa You-tube'daki yayını oldukça eski. Twitter'ın mucizesi! :))
SilTeşekkür ederim, türküyü zaten sevdiğim için, aramak, bulmak ve paylaşmak benim için zevkli oldu. :)
Cem Karaca ne kadar karizmatik. Almanca'sı da dupduru...
YanıtlaSilBir süre Almanya'da yaşadığını biliyordum, ancak -dili bilmememe rağmen- takılmadan konuştuğunu hissettim.
SilGerçekten karizmatik, hep öyleydi. :)
Yaaa bu türkünün bendeki yeri de apayrı. Herkes seviyormuş ama ben uzun yıllar düğünlerde dinledim bu türküyü zira Niksar'da 7 yıl çalıştım. Her düğünde söylenir. O kaleye de çok çıktım, o ipek bürükleri de kızların çeyizlerinde gördük hep. Ayrıca Hasan Akar'da çok değerli biridir. Sohbeti, nezaketi çok severiz onu burada her daim. Seni de Tokat'a davet edeyim Ekmekçim koş gel Taşhan'da kahve eşliğinde Hasan hocaya da rastlarız kesin:)
YanıtlaSilAh ne güzel olur Kelebekciğim, Tokat görmek istediğim şehirlerden, hiç yolum düşmedi. Umarım fazla uzak olmayan bir gelecekte gerçek olur bu arzumuz. :)
YanıtlaSilŞule'nin sözü var en yakın zamanda gelecek A. hocayla:) sende gel
YanıtlaSilGetirilerse beni de, gelirim ben de. :))
Sil