...işi olan bir İstanbullu rüzgâr nedeniyle şallak mallak olacağını bilir bilmesine ve yine de deniz yolunu tercih eder.
Neden? Çünkü pandemi var, metrobüs kalabalık olabilir, Zincirlikuyu'da taksi bulmak zor olabilir ve daha bir sürü şey.
Esasında bugün havanın bu kadar hızla lodosa döndüğü bilinmemektedir. Vapur Kadıköy'den hareketle mendirekten çıkarken denizin üstünün köpürcüklü oluşu bir vayy! dedirtir. Lodos denizi boğaza doğru akıtmaktadır.
İstanbullu bilir ki, taksi bulmanın sokakta altın bulmakla kıyaslandığı şu günlerde Beşiktaş iskelesinde bekleyen tek taksiye kapağı atmanın verdiği mutluluğun bedeli ölçülmez.
Gelgelelim, taksi şoförünün bir önceki müşteriye kızmış olması ve kendini illa billa haklı çıkarmak niyetiyle bunu yolcuya onaylatmak isteği hiç hesapta yoktur. Yolcumuz, önce ciddiye alıp dinlediği konuların "genç, her şeyi bildiğini sanan ve kadın" önceki müşteriye söylenme halini aldığını fark edince yarım kulak dinlemeye başlar. Taksicimiz her koşulda haklıdır, zaten İstanbul'da fakirlik de yoktur!
Bir kısım önemli sağlık kontrollerinin yapılacağı nezih hastanelerimizden birine ulaşan İstanbullu, beklemeye başlar. Randevulardan biri aksayınca ardından gelen iki tanesinin sırası karışır, 1,2,3 yerine 2,1,3 sıralanır araya yemek molaları girer filan.
Ne derler? Sonu iyi biten her şey iyidir. Bugünkü bekleme ve karışıklık da, bir mutlu sona ulaşmaya vesile olduğu için, iyidir.
Hoop atıyor kendini sokağa, beklemenin verdiği sıkıntı ve sonuçların verdiği hafiflikle yürümeye başlıyor, İstanbullumuz.
Burası Ihlamur Kasrı'nın bahçesi.
Şeytan diyor ki otur bir çay iç, esiyor ve üstelik soğuk, şimdi o çay buz gibi olur gelene kadar. Kalsın bu defalık.
Koşar adım Beşiktaş çarşı içinden geçerek iskeleye ulaşılır ve motor yakalanır.
E deminden beri anlatıyor size İstanbullu, lodos diyor, sert esiyor diyor.
Buyurun bakın kız Kulesi'ni alıp uçurmasına az kalmamış mı?
Dalgalar, tekneye çarpan havada köpüklenen dalgalar, batıda güneş pırıl pırıl, doğuda bulutlar kara kara.
Evet hava muhalefeti nedeniyle karşı kıyıda gezilip tozulamadı, haklısınız.
Ne yapsın İstanbullu? Kadıköy Çarşısı var mis gibi, cıvıl cıvıl hem.
Bir çarşı turu atılır, kuruyemişçiler, balıkçılar, şarküteriler, tatlıcılar, kıvır zıvırcılar gözlenir. Gelmişken Baylan'a ve Hacı Bekir'e uğramadan olmaz haliyle.
Ha, trileçe Baylan klasiği midir diyeceksiniz, haklısınız. Şokola mus mu, maron de gize mi karar vermekle uğraşmayıp ilk gözüne çarpanı seçebiliyor İstanbullu, bugün de öyle olmuş.
Püüüü, hayli kalabalık ahali var burada. Fotoğraf çekenler, poz verenler, yakın duranlar, uzak bakanlar, neş'eli ve iyimser bir ortam, İstanbullunun yüzü aydınlanıyor.
İstanbul aşkımız kabarmışken, İstanbul'un bugün göremediğimiz yerlerinde gezinen sokak müzisyenlerinden neşeli bir şarkıyla veda ediyoruz.
*Light in Babylon da ne imiş sorusunu duydum sanırım.
Cevap veriyorum, daha doğrusu veriyorlar, bir bakın isterseniz.
Sayenizde önce Nessi Gomez'le tanıştım ve bittim... sonra bu yazı, çok keyifliydi, sevimliydi ve kelimelere yansımış huzur pek sevindiriciydi. Bu sevincin üzerine izlenen klip keyfe tavan yaptırdı ki solist abla ölüyü diriltecek cinstendi. Yüzümde an itibariyle enfes bir gülümseme var, bünyede keyif tavan. Teşekkürler Sevgili Okul Arkadaşım:)
YanıtlaSilSevgili Okul Arkadaşım,
SilBugünkü müziklerimi ben de çok severek dinledim ve ekledim. Light in Babylon'un bu şarkısını sevdiyseniz Gypsy Love'ı dinleyin bir de. Ah Bursa'nın Ufak Tefek Taşları'nı da unutmayalım. :))
Bugün bir esin perisi ziyaretime gelmiş olmalı, ya da lodos ve karşı kıyının havası birleşince oldu olanlar. ;)
Geçen gün ben de bir taksicinin herkeste para olduğu iddalarıyla boğuşmak durumunda kaldım:) Ne kadar konuşmak istemesen de bir şekilde konuşturmayı beceriyor bazı şoförler. Artık dayanamıyorsun çünkü:) Sakin sakin "Sizin durumunuz da iyi demek ki ne güzel" dedim, afalladı:) Telefon konusuna girdi. "Bilmem, bende yok, ben 6-7 yıldır aynı telefonu kullanıyorum" dedim, oradan da bir şey diyemedi:) Sabır testi gibi adamlar.
YanıtlaSilHastane ziyaretinin olumlu sonuçlanmasına sevindim. Geçmiş olsun!
Ve o fotoğraftaki dalgalar... Hakikaten korkutucu görünüyorlar:)
Çalıştığım yıllarda, evden işe giderken gelirken, sonra gün içinde adliyelere gidip dönerken o kadar çok taksiye binerdim ki, şimdilerde binmiyor olmaktan gayet memnunum. Bazısını blogda da yazdığım, o kadar çok taksici hikayem vardır ki...
SilFakat, son senelerdeki yaygın sevimsizlik gerçekten can sıkıcı. :(
Evet, işler yolunda gitti Sezerciğim, teşekkürler. :)
seeen taksiye miiii binebildiiiiiin? vuhuuuuu. bizim yaka seni özlemiş olacak ki hediye vermiş. ben uzun süredir taksi bulma işini kafadan sildim. hatta kayınvalideyi kontrole götüreceğim gün üç duraktan da taksi bulamayınca hayatımda ilk kez k*rsan taksi servisine başvurdum. mis gibi de servismiş valla.
YanıtlaSilyalnız ne soğuk yaptı Aralık giderayak. evi havalandırayım diye açtığım pencereleri en fazla bir dakika açık tutabildim bu hafta.bugün birazcık daha iyiydi, lodos şimdi şimdi hissediliyor bizim burada. bir kaç gün lodos sert esmese 14-15 derecelere ulaşıp ısınacakmışız, bakalım.
Yaa, gerçekten nasıl olduysa oldu ve denk düştü. Haklısın, özlenmiş olmalıyım. :)) Sadece sizin tarafta değil, burada da taksi bulunmuyor ki zaten. İyi ki toplu taşıma var, gerçekten.
SilSoğuk ciddi üşüttü değil mi? Sen ben bile soğuk dedik, baksana. :))
istanbulu sevdiğin için istanbul da sana iyi davranmış yine :)
YanıtlaSilbaylan'a gidip trileçe yemeni sana yakıştıramadım pek ama vardır bunda da bir hayır :P şarkıya ise bayıldım bayıldım :)
Bence de! Eski alışkanlıklar işe yarıyor; motor iskeleye yaklaşırken önden önden kapıya yanaşmak mesela. :))
SilNe bileyim? hafif olsun istedim. Bir de iki senedir trileçe yemiyorum, özlemişim, görünce dayanamadım. :)
Şarkı, grup, solist Michal Elia Kamal'ın canlılığı filan nefis nefis. :)
Sevgili Komşum, Kozyatağı civarındaki 5-6 taksi durağını da arayıp "taksi yok" sözünü duyup, sonra yola çıkıp epeyce bekledikten sonra tesadüf bir taksi bulursam dediğin gibi altın bulmuş gibi seviniyorum..Bu defa da genellikle arabası pis, sigara kokan ve her konuda ahkam kesen bir şoföre rastlıyorum..Genellikle toplu taşımayı kullanıyordum fakat hem pandemi koşulları hem de annemin yaşı itibariyle (94) onunla hastahaneye giderken mecburen taksiye binmek zorundayım. Bazıları çok paralar kazanacak diye halk mağdur ediliyor. Ayşe Kulin de "taksiii" kitabında yaşadığı taksi maceralarını mizahi bir dille anlatmış..Dert ortak..
YanıtlaSilTaksi ve ulaşım konusunda tam olarak aynı şeyleri yapıyoruz Sevgili Komşum. :)
SilAnnemin ulaşımı gerektiğinde ya kardeşim kalkıp geliyor ya da apartman görevlimizden yardım istiyoruz.
O arabalar yirmidört saat çalıştırıldığı için ve muhtemelen ortak çalışan şoförlerin her biri diğerinin temizlemesi gerektiğini düşündüğü için öyle pis oluyor araçlar. Bu son taksici dedi ki, taksi sayısının artması gerekmezmiş, trafik zaten yürümüyormuş, o zaman hepten dururmuş!" :))
Dert bir değil ki! :(