Eskiden sinemada film seyrettikten sonra, yanımda birisi varsa onunla yoksa seyreden birisiyle film hakkında konuşmayı severdim. Şimdiki halde evde seyrettiklerim için bu paylaşma isteğinin yerini "internette neler yazılmış, bir bakayım" aldı.
Bu girizgahın nedeni, bugün seyrettiğim ve beğendiğim "Köpeğin Pençesi / The Power of The Dog" filmi için internete bakınca, ilk sıralarda karşıma çıkan Ekşi Sözlükteki yazılarda filmi yüzeysel algılama ve yerin dibine batırma sözlerinin eleştiri gibi algılandığını görmüş olmak.
Dedim kendime sonra, bu mecrada sinema eleştirisi yapılamıyor anlaşılan, sen yapılan yerlere bak ve öylece doğru yolu buldum.
Jane Campion'un hangi filmlerini izlemişim diye baktım, epey iyi takip etmişim kendisini. Kendisiyle ilk tanıştığım Piyano'ya hayran kalmıştım. Sonraki senelerde beğendiğim filmler arasında izlediğim Parlak Yıldız /Bright Star vardı. O zamandan sonra ilk izlediğim film Köpeğin Pençesi oldu.
Amerikalı yazar Thomas Savage'ın romanından çekilen filmin senaryo uyarlaması Jane Campion'a ait. Yönetmenle yapılan bir röportajdan öğrendiğine göre, romanı okuyup etkilenen Campion senaryo üzerinde sonradan çalışmaya başlamış.
Karakterlerin değişimleri, dönüşümleri, geçmişleriyle ilgili ipuçlarına ulaşılması başarılı şekilde işlenmiş. Vahşi batıda geçen kovboy filmi gibi başlayıp, seyirciyi adım adım kahramanlarının sırlarına çekiyor.
Roman ve film 1925 yılında Amerika'nın kuzeybatısındaki dağlık Montana'da geçiyor. Filmin geniş açılı dış görüntülerinin etkileyici oluşunda bu doğanın katkısı çok büyük.
Başlıca karakterlere hayat veren oyuncuların tümü, rollerinin hakkını veriyor. Filmin müzikleri de tam yerinde, kulakta yer eden şekilde kullanılmış.
Uzun lafın kısası, Oscar yarışını bilemem ancak, iyi bir film izlediğim için memnunum.
Film konusunda seninle aynı fikirdeyim, bu kadar geciktirdiğim için de kendime kızdım.
YanıtlaSilAslında bu yıl filmlerin çoğu fasarya ama oyuncuların hepsi mükemmel, zaten çoğu filmi oyuncuların hatrına izledim. Şimdilik favorim hala Belfast
Leylakcığım,
SilHaliyle film yapım işleri de pandemiden etkilendi, en başta aklı başa toplayıp bir şey yazmak, üretmek, çekim koşulları, ekibi bir araya getirmek, hepsi mesele.
Yine de çok ve kalitesiz filmdense az ve öz filmi tercih ederim.
Belfast benim de gönlümde taht kurdu doğrusu. :)
Film izleme özürlü biri olarak yazıları kıskançlıkla okuyorum. Pandeminin bana en olumsuz etkisi bu. Sinemada izlemeyince hayattan çalınmış zaman -kaybı- gibi gelmesi ekranın. Garip bir durum ama öyle işte, sanki dokunduğum hayat değilmiş gibi hissettiriyor bana:)
YanıtlaSilSevgili Okul Arkadaşım,
SilHaklısınız pandemiye kızmakta, hepimizi en çok yapmayı sevdiğimiz işlere bile küstürdü. Ben bilgisayar ya da TV ekranlarına zaman çalan şey gözüyle bakmıyorum, seçip izleyince bir eksik kapatıyorlar. :)
Belki Oscar sonrası filmler sinemada sırayla boy gösterir, siz de izlersiniz. Mesela geçende izlediğiniz Drive My Car da adaylardan, bir ucundan tuttunuz bence. :)
Filmi geçen hafta izledim. Uzun bir film, festivalde gösterimi sonrası malum platform haklarını satın alıyor.
YanıtlaSilFilm TV izleyicisinden çok sinema izleyicisine hitap ediyor bence. Belki bu durum eleştirin de olumsuz olarak yoğunlaşmasına neden oluyor. Oysa filmin katmanları, karakterlerin açılımları, filmi dikkatle izler ve içine girebilirsen anlamlı kılıyor.
Sinema sessizliği ve ışığını hak eden güzel bir film.
Haklısın Evrenciğim, tam sinema filmi. Ben bir lokmacık daha şanslıyım, bilgisayar ekranından değil, TV ekranından izledim. Böylelikle geniş ekrana uygun görüntülerin çarpıcılığını hissedebildim.
YanıtlaSilKarakterlerin açılımları konusunda son zamanlarda en çok etkilendiğim film oldu diyebilirim. :)
Gerçekten güzel film; hem kurgusu, hem oyunculuk hem hikayeyi anlatım tarzı. Neyi bğenmemişler anlamadım. ama insanlar illa bol aksiyon, hareket seviyor belki ondan. diğer filmleri de sıraya koydum bakalım.
YanıtlaSilBuketciğim,
SilAnlaşılan sinemadan beklentiler farklı oluyor. Bazısı anlatılan hikayeye odaklanmayı tercih ediyor, kimisi ekranda akan hareketliliği tercih ediyor.
Şimdiki halde, erişebildiğimiz yollarda dünyadaki sanata yakın olmak elden gelenin en iyisi. :)