BÖLÜM 3:
REÇEL YAPMANIN PÜF NOKTALARI!
Yaaa!
Allahın sopası yok, demişler. Adamı işte böyle çarpar.
Nasıl o ges ges gerinmeler, havaya girip bilmişlik taslamalar, ben yaparım olur demeler, daha neler neler...
Arkadaşlar, gül reçelim bir fiyaskoyla sonuçlandı!
Hem de nasıl!
Tam da, önceki yazının sonunda yazdığım su ve şekeri katıp reçeli kaynattım, üstü köpükleniyor ve o köpükler kıvamlılaşıyorken ocağı kapattım.
Aman da rengi, kokusu ne güzel diye hayranlıkla reçelime baktım, az soğusun da kavanoza koyayım dedim.
O ara, reçelin kıvamına bakmak için bir kenara aldığım kaşıktaki ürünüm(!)ün soğuduğunu farkedip, kıvamına baktığımda, ani bir kararla "bu daha olmamış, biraz daha kaynamalı" dedim.
Halbuki, dur bekle bi gör, değil mi?
Hayır!
Çok biliyorum ya, hemen karar verip uygulayacağım.
Çok bilirsin sen!
Sonra daha da uçuk bir şey yapıp, "yemek yaparken, onunla pişeceksin" anayasasını hiçe sayıp, annemin çiçeklerini sulamaya gittim.
Yedi-sekiz dakika sonra döndüğümde, reçelin kokusu aklıma başıma getirdi. Ne çare ki, olan olmuştu. Ocağın üstünde, sadece kıvamı koyulaşmakla kalmamış katılaşmaya yüz tutmuş ve de rengi bordolaşmış bir tencere reçel durmaktaydı.
İnanın, ben beni dövsem bu kadar canım acımazdı. Öyle sinir oldum, kendime.
Şimdi, o katılaşım kayasını biraz sulayıp, tekrar kaynatıp, yenilebilir hale getirmeye mi çalışmalı, yoksa "reçellik gül var mı" soruma, "getiririz abla" diyen çingenenin sözünü tutmasını mı beklemeli?
Offf, of!
Akıllanmazsın sen, kızım.
Geçmiş olsun!
.
Tüh! Nasıl da heveslenmiştim!
YanıtlaSilNasıl bir sersemim ben!
YanıtlaSilNasıl kızdım kendime!
:(((
Fekat, bir daha deneyeceğim.
Malum;
yenilen pehlivan güreşe doymazmış!
ya hay allah :( ben gul recelini sevmem aslinda ama sen oyle guzel anlatiyordun ki, merakla sonucunu bekler olmustum...tuh :(
YanıtlaSilOlsun ben yine de yiyeceğim o katılaşan şeyden.Sonra da seninle birlikte çingenelerin sözlerini tutmalarını bekleyeceğim.Sonra sen yenisini kaynatacaksın ben yine bekleyeceğim.Sonra yine olmazsa ben onu da yiyeceğim.Amaaa bir de olursa o olan şeyi yemekten en çok ben zevk alacağım.Ya işte böyle...:-)))
YanıtlaSilŞuleciğim,
YanıtlaSilBir sonuca ulaştık! Sonunda!
Azıcık çizgi dışı oldu bu sonuç ya, artık kısmet...
:))
Bayan E.'ciğim,
YanıtlaSilSahiden azimlisin tadıcı olmak konusunda.
Ben de senden geri kalmadım ve çifte kavrulmuş hale getirdim reçeli.
Tadınız!
:)))
Ben da, ben da!..
YanıtlaSilMetin Bey,
YanıtlaSilBakın pişman olmak yok sonra, demedi demeyin. "Yüzyıl yaşasam bi daha ağıma bile sürmem" diyebülürsünüz yaneee.
:O)
Demem valla, söz!
YanıtlaSilİyi ya, siz blirsiniz!
YanıtlaSil"İllaki tadıcı*"dan kalırsa, sıra sizde.
:)))
*bknz.:
http://ekmekcikiz.blogspot.com/2009/05/cifte-kavrulmus-gul-receli.html
Yazının sonunda kendi kendine, kendinle ilgili konuşmana bir iki çift lafım var bu sefer.Evet sen akıllanmazsın çünkü zaten akıllısın.Bu katılaşma hadisesi de biliyorsun senin başına değil güllerin başına geldi.... deyip katısının tadına bakarken yenisini bekleyelim :-))
YanıtlaSilMaalesef, yenisini bulamıyorum, artık tükenmiş, satmıyorlar.
YanıtlaSilÇok çabuk geçer bunların mevsimi...
:(
Gul receline bayilan bir olaraktan takip ettim yaziyi, sonucu pek iyi olmasa da eglenceliydi yahu :)
YanıtlaSilBi dahaki sefere olacak insallah, hatta olur olur. :)
Daha sonucunun "pek iyi olmadığını" kesin olarak bilemiyoruz, sevgili Liladreams. ;)
YanıtlaSilÇifte kavrulmuş hali, tadım için hazır bekliyor!
:))
eh ne kadar beceriksiz biri oldugum da belli oldu, lakin ben bu noktadan sonra olmaz herhalde diyordum. bu enfes haber ustune bi dilim gul recelli ekmek gider sanirim : ))
YanıtlaSilSevgili Lila,
YanıtlaSilEstağfurullah, ne beceriksizliği!
Gül reçeli yemeğe bahane mi lazım?
:))
Hangi gül"den yapmıştınız reçeli?..Kesin blog okurken reçeli ocak da unuttunuz siz :)
YanıtlaSilHayır, bilemediniz Zafer Bey!
YanıtlaSilBu defa blog okumuyordum, çiçek suluyordum.:)))
Reçellik pembe gül tabii ki, başka seçenek var mı? Bilmiyorum da...