Perşembe, Ağustos 13, 2009

HADİ Mİ? HADİ!

Bir süre önce blog arkadaşlarımdan bir kaçına "hadi bir akşam adaya gidelim" teklifi getirmiştim.
Eğrisi doğrusuna denk gelmedi, işi çıkan, canı sıkılan filan falan, olamadı.
Derken, benimkine benzer sebeplerle sıkıntılı bir hafta geçirip kaçacak yer arayan ada sevdalısı arkadaşım Şule ile akşam üstü Burgaz adasına kaçıverdik.

Yoldayken bir arkadaşım aradı, "akşam akşam adada ne işin var?" dedi, şaşkınlıkla.
Sorusuna "Ne var? Adaya neden akşam gidilmesin ki?" sorusuyla cevap verince, sustu garibim.
"Bir yemek yiyip döneceğiz, başka yer yerine adaya gidiyoruz, olamaz mı?" diye haşladım, üstelik.

Önce, işten akşamüstü erken saatte kaçış, ardından püfür püfür bir vapur yolculuğu.
Sonra, Kalpazankaya'ya hızlı bir yürüyüşle tırmanış.
İşte kurtarılmış saatler, işte şehrin burnunun dibinde sayfiyeye, açık denize kavuşma, işte sohbet, günbatımı, hafifleyen ruhlar.
Güneşi batırıp, dönüş yoluna koyuluyoruz. Yürürken, zihnimin şarkı diskoteğinin kapağı açılıyor. Ardı ardına unuttuğum, hatırladığım şarkılar sökün ediyor. Şule ilk sözcüklerini duyar duymaz tüm şarkılara katılıyor, söylüyoruz söylüyoruz; yürürken, kahve içerken, vapur beklerken, vapurda...
Şule şarkı bilir ve söyler, hep biliriz. Ya ben? Ne çok şarkı biliyormuşum, meğer?!



Candan ERÇETİN ( Meğer )

İşin komiği şu ki; onca şarkıdan sonra, Candan Erçetin'den bir şey söyleyelim dedik. İkimiz de bir türlü, ne bir söz ne bir şarkı hatırlayabildik.
Oysa buyrun, biliyormuşuz meğer!

.

11 yorum:

  1. :) candan'ın şarkıları bende de hep aynı dumuru yaratır. o söylerken söylerim deee, kendi kendime söyleyemem:)

    YanıtlaSil
  2. İyi gelmiş bu küçük ada kaçamağı. Ankaralıların gezme anlayışı kaçamak anlayışı büyük alışveriş merkezleri olmuş gibi. Ne park edilen yeri ne de aradığımı bulabilirim:)

    YanıtlaSil
  3. Sana iyi gelmiş.. çok sevindim. Ve böyle bir fırsatı kaçırdığım için de çok üzgünüm. Bira dahaki sefere artık.

    Kocaman öperim,

    Sevgiler :)))

    YanıtlaSil
  4. Bak, haklıymışız demek Elektracım.
    Sende de aynı oluyorsa?
    :))
    Kaçırdınız konseri...
    :(

    YanıtlaSil
  5. Ebrucuğum,
    İnan, İstanbulluların da çoğunluğunun öyle, ne yazık ki.
    Deniz kenarına veya açık havada bir çay bahçesine gitmek hak getire...
    :)

    YanıtlaSil
  6. Sndercim,
    Evet, bir dahaki sefere kesin!
    Gözün aydın, bu arada.
    :)))

    YanıtlaSil
  7. Ne iyi etmişsiniz! Neden olmasın sahi? Sanki uzak bir yermiş gibi bakılır. Ya da gündüzden gidilmeliymiş gibi. Oysa İstanbul trafiği çıldırdı, Haziran'da bir pazar günü müydü, araba kullanan arkadaşımızın ara yollara girmem diye diretmesi yüzünden Emirgan'dan Bebek'e tam bir saatte gitmiştik!

    YanıtlaSil
  8. ruhum aydınlandı vallahi hayatım. iyi ki varsın :)

    YanıtlaSil
  9. bi de güldüm kendime. yıllarca telefonum boyle caldi benim malum şahıs aradığında. ama yine de aklıma gelmedi ya o akşam. eh yani, ne diyeyim kendime :)

    bu arada şarkı repertuarının önünde saygıyla eğiliyorum arkadaşım. ben sadece sana ayak uydurmaya çalıştım :)

    YanıtlaSil
  10. Tijenciğim,
    Ben de hep onu diyorum işte!
    İstanbul'da deniz yoluyla ulaşılacak şu eşsiz adaların varlığı, armağan gibi. tadını çıkarmasını bilmiyoruz.
    :))

    YanıtlaSil
  11. Şuleciğim,
    Elektra'nın dediği doğru; Candan söylerken şarkılarına eşlik ediyoruz da, durduk yerde hatırlayamıyoruz. İlginç!

    Bir de, dediğim gibi kaptma düğmem açık kaldı aniden, ne hatırlamaktı o öyle?
    İltifatlarını ise misliyle iade ediyorum şekerim, taahhütlü olaraktan...
    :)))

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!