Sevgili Blog,
Bugün dördüncü gün, elimde sırayla kirlenip kararıp atılan bezler süngerler, siliyorum siliyorum siliyorum...
Neden dersen, yok hayır geç kalmış bir bahar temizliği değil sebep. Her işin başı buna da sebep olan, anne olmanın dayanamaz yüreği!
Çiçekkızım'ın üniversitede ikinci senesi bu sene. Okul açılış tarihi yaklaştıkça "ben bu sene yurtta kalamayacağım" isyanıyla bayrakları açıp, kendine yandaş arkadaş bulup yollara düştü ve gittiğinin üçüncü günü Ankara'da ev tuttu.
Sonrası acele ev eşyası tedariki işleri, listeler, hesaplar, alış verişler, vs. vs.
Geçen Cuma, önde eşya taşıyacak kamyonet arkada abi kardeş benimkiler ve sonra önde onlar arkada kamyonet Ankara'ya doğru yola çıktılar ve yeni eve ulaştılar.
İki gün sonra ben otobüse bindim ve bir akşam vakti Ankara'ya vardım.
Temizlik, başta beyaz eşya olmak üzere eksik alışverişi, sonra yine temizlik, servis bekle, tesisatçı bul, perde boyu ayarlat derken yine temizlik diyerek günler geçti.
Her gece yatağa uzanırken, "bundan daha fazla yorulamam herhalde" diye düşünüyordum, derken ertesi gün daha fazla yorulabildiğimi görüyordum.
Neyse sonunda bu akşam evde ilk ev yemeği yapıldı ve sofra kurulup yenildi.
Çok şükür!
Pisi pisi, minnoş bir yavru.
Karayolundaki mola yerinde bacaklarım açılsın diye yürürken rastladım.
Pek mahcup pek çekingen, ancak bu kadar poz verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz!