Yıllardır bizim sokağın alt köşesinde çiçek satan bir teyze vardı. Yıllardır dediysem, yirmi yılı geçmiş olmalı, çocuklar küçüktü daha eve dönerken ondan çiçek alırdım.
Her sene sonbaharda gelir, iki sokağın kesiştiği, üçüncüyü gördüğü köşeye şemsiyesini açar, çiçekleriyle yerleşir, yazın okullar kapanana dek gündüzleri orada olurdu.
Geçen kış uzun süre görmedim kendisini, ya gelmedi, ya benim yolum o taraftan daha az geçti. Bugün öğlene doğru yağmur biraz ara verince yürüyüş yapmaya dışarı çıktım. Baktım ki, teyzecik orada, hem de nergis getirmiş. Sevindim orada olduğuna, dönüşte alayım dedim.
Sahile kadar yürümedim, yine yağmur başlayacak gibiydi, caddeden döndüm.
Tren yolunun üstündeki geçitin etrafını düzenlemişler, artık çamurlara batmadan kaldırıma ulaşılabiliyor. Kimbilir, belki yakında banliyö tren seferleri de başlar?
Yaptığım likörleri saklamak için aradığım cam şişeyi daha doğrusu şişeleri bulamadım. Biraz daha geniş bir araştırma yapmam gerekecek.
Eve dönerken börek ve kurabiye yapmak için malzeme eksiklerini aldım. Marketteki genç satıcı çocuk çok kibar sordu diye -enayiliğime yanayım- bir çeyrek piyango bileti daha aldım!
Teyzeden dört demet nergis aldım, ikisini anneme götürdüm. Tazelermiş, mis gibi de kokuyorlar, evlerimiz şenlendi.
Geçen hafta bi koşu Ankara'ya gidip kızımı ziyaret edip, iki kap yemek yapıp, birlikte bir akşamüstü Tunalı'da dolanıp gelmiştim. Arkamdan çocuğum hastalandı, hem de o karlı buzlu günlerde, üstelik ev arkadaşı da hastalandı. Şimdi uzaktan kumanda "yavrum çorba içler, kuzum bi doktora gitseydinler" gırla gidiyor. Umarım yeni yıla girenedek toparlanır.
Dün üç arkadaş "Mary Poppins Returns" filmine gittik. Koca salonda bizim gibi çocukluğunu anmak için gelmiş iki üç kadın dışındaki herkes on yaş civarıydı.
En ayar olduğum şey oldu yine, analar babalar çocuklarını film seyretsinler diye kucaklarında patlamış mısırlar, kolalar, çikolatalar ile salonda bırakıp dışarı çıktılar. Anlamadığım konu şu, o iki saati çocuğuyla birlikte film seyrederek geçirmek zevki yerine, dışarda bir yerde oturup içilen bir bardak çay, bir fincan kahve daha mı anlamlı geliyor onlara?
Bu arada, film çok eğlenceliydi; üstelik çocuk filmi kategorisinde sayılıp Türkçe dublajlı oynatılıyor olmasına rağmen!
Ankara'daki hızlandırılmış hafta sonunda araya bir de film sıkıştırdık, şimdi aklıma geldi.
Kızımla birlikte bir akşam Alfonso Cuaron'un "Roma"sına gittik. Film, anlatımı, konusu, siyah beyaz oluşu, 70-71 yılları Meksika'sının bize benzer halleri, kadın dünyalarının ortaklığı gibi pek çok kanaldan bizi tuttu, kavradı ve çok etkiledi.
Nergis kokusundan nerelere geldik, bakar mısınız?
Burada uzun uzun 2019 için dileklerimi sıralamayayım, özet geçeyim en iyisi...
Her yeni günde yeni dileklerimiz olan ve onları gerçekleştirecek enerjiyi bulduğumuz güzel bir yıl olsun!
Off, biz de evcek hasta olduk valla Ekmekcim. Sen Ankara'ya kızına gittiğinde, bizim Ankara da annelerine Antalya'ya geldi. Ben öncesinde ve onlar varken koşturmaktan hasta oldum ayakta geçiriyorum ama pek de tadım yok. Feci öksürük, kıştan nefret ediyorum bu sebeple. Haliyle çocuklara da hafiften bulaştırdım, o vaziyette döndüler. Umarım hafif atlatırlar. Çiçek kızına geçmiş olsun, tez iyi olsun. Sana ve sevdiklerine de mutlu yıl dileklerimi yolluyorum. Umarım bu yıl Ankara'da ya da İstanbul'da yine yollarımız kesişir...
YanıtlaSilLeylakcığım,
YanıtlaSilSondan başlayayım, evet bu sene yeniden daha uzun bir görüşme arzu ediyorum ben de. Gerçekleşmesini dilediğimi buradan belirteyim, hemen.
Size geçmişler olsun, öksürük yapışınca aman vermiyor, çok yoruyor.
Benim çiçek anca ateşten kurtuldu, öksürük biraz daha sürecek gibi, bir an önce o da gitsin, sınavlar kapıda çünkü...