Perşembe, Kasım 26, 2020

BİR KAÇ FİLM NOTU

Son günlerde izlediğim bir kaç film için kısa notlar alayım istedim. 
Malum, anımsamak için yazmak en iyi çözüm. Yazılı olmayınca kolayca siliniyor pek çok şey...

Geçen ay İKSV'nin Online Film Festivali'nde denk düşürüp iki film izleyebildim. Esasında evdeyiz işte, oturup her gün bir film izlesene, değil mi? Olamadı nedense...

Neyse, iki hiçten iyidir avuntusuna sığınıp, önce yakaladığım iki gala filminden söz edeyim, sonra diğer filmler.

İlk film Japonya'dan, ANNE GİBİ.
Japon sinemasını severim, bu film de beni yanıltmadı. Evlat edinmek, çocuğunu evlatlık vermek üzere terk etmek gibi gayet hassas bir konuyu, drama hiç meyletmeden öylesine kibar ve gerçekten tarafsız dille anlatmış ki yönetmen, içim titreyerek izledim.

İkinci film Fransa'dan, İYİ BİR EŞ OLMANIN YOLLARI.
İtiraf ediyorum, filmi en sevdiğim arktrislerden Juliette Binoche oynadığı için seçmiştim. Pişman olmadım doğrusu, film hafif bir komedi üslubü ile tam 1967 Mayıs'ı öncesinde bir kız okulunda yaşananlardan toplumsal uyanış/eleştiriye tatlı şekilde geçiyor, keyifle izleniyor.

Üçüncü film, ne zamandır adını duyduğum bir Türk filmi SARMAŞIK.
MUBİ'de başka bir film ararken, gösterimden kalktığı için bulamadığım o filmin yerine rastlamışken izleyeyim bari, dedim. İyi ki demişim, bir süre daha izlemesem üzülürdüm.
Meslek gereği konusuna bir şekilde aşina olduğum, borç yüzünden limana yakın bir yerde öylece tutuklu kalan gemi başlığının, konunun maddi yanını bir tarafa bırakınca, nasıl da insan başlığıyla öne çıktığına bir kez daha tanık oldum. Bu tanık oluş, şiddet dolu şiirsel dille anlatılan film aracılığıyla olunca etkisi daha da arttı. 

Dördüncü film Kore sinemasından ERTESİ GÜN
Yönetmenini ilk kez izliyorum. Film siyah beyaz çekilmiş, bir tiyatro oyunu gibi sınırlı mekanda, az oyuncuyla anlatılmış. Evliliklerinde sorun yaşayan bir çift, üçüncü kişi ve tümünün hayatına bir günlüğüne giren genç bir kadın arasında geçiyor olaylar. İnsan oluşun, aşk denen yanılsamanın üzerine düşünüşün filmi.

Son olarak bir Macar filmi, ON BODY and SOUL.
Ödüllü mü ödüllü, nefis oyunculuklarla hayranlık verici, anlatımındaki zıtlıklar -kan ve kar gibi- ile sarsıcı nefis bir film. Kimi eleştirilerde bu film Altın Ayı alacak film miydi gibi bir tavır varsa da, yarıştığı filmlerden ayrı olarak her haliyle iyi bir filmdi gördüğüm.
İzlememe vesile olduğu için Sevgili Mindmills'e bir kez daha teşekkür ederim.




Hamiş:
Filmlerin isimleri üzerine tıkladığınızda künyelerine ulaşabilirsiniz.

4 yorum:

  1. Oo, harika, gelsin keşfedecek filmler. :)
    Ben de bu ara hem Mubi hem de İKSV'nin Kasım ayı çevrimiçi film festivalinden peşpeşe filmler izliyorum. On Body and Soul aralarında en iyilerdendi (rica ederim). :)
    Sizde de sıkı bir sinefil ruhu var belli ki, o yüzden önereceğimi seyretmiş olabilirsiniz. Yine Mubi'de Sieranevada. Acık uzun ve kim kimdir, nereden akrabasıdır vs babında konsantrasyon istiyor. Herkese hitap etmeyebilir, ama sizin ilginizi çeker sanki. Festival ruhunu evimize taşıdı, biz sevdik.
    Sevgiler..

    YanıtlaSil
  2. Gelsinler gelsinler! :)
    İKSV Kasım çevrimiçi filmlerinin fragmanlarına bakıp duruyorum, henüz seçip de seyredemedim, ne yazık ki. En iyisi bugün başlamalı. :)
    Sinefil ruhum henüz Sieranevada'ya ulaşamadı, ancak bakacağım, Romen sinemasından iyi filmler çıkıyor.

    YanıtlaSil
  3. Binoche'yi ben de çok severim. Bu filmini de not ettim ♥

    Beden ve ruh ne zamandır izlemek istediğim bir film ama bir türlü kısmet olmadı.

    Bu dönemde çokça izlerim diye planlıyordum ama bir türlü olmuyor işten güçten... Bulurum inşallah bir zaman.

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Şebnem,
    Gerçekten tam da öyle, güya evdeyiz ancak işten güçten fırsat kalmıyor, ne yazık ki.

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!