Cumartesi, Kasım 28, 2020

Denize Açılan Hayat

On sene -belki de on beş- sene öncesi, Bayan E. ile nerdeyse her Cuma akşamı iş çıkışı sinemaya gittiğimiz günler. 
Hafta arasındaki iş ve ev arası koşuşturmasıyla dolu günlerden sonra çocukların babalarına gittiği günün bir kaç saatinde kendimize aldığımız en sevdiğimiz mola.
Sinema sonrası film üzerine konuşmalar, film dram ise ilk cümle hep aynı "ağlamaktan maymun olduk yine, bakar mısın?"

Yedi sene öncesinde kaldı,  Bayan D. ve Bayan G. ile gidilen tatlı yolculuk, ilk kez bir Yunan adası Thassos, bizim dilimizde Taşoz.
Yaz sonundaki sakin plajlar, keyifle yenilen deniz mahsülleri, neşeyle çalan müzik eşiğindeki akşamlar.
Bir daha gidelim, Yunan adalarını gezelim hep dilimizde söz, gönlümüzde kalan arzu sonraki yıllarda.

Bir resim, Salvador Dali yapmış, "Girl at the Window". 
Dali'nin bildiğimiz resimlerine hiç benzemiyor, olsun, en sevdiğim Dali resmi.
Resmi gördüğümde o pencereden denize ben bakıyorum sanki.  

Una Ventana Al Mar / Denize Açılan Pencere, İKSV Kasım ayı çevrimiçi gösterimlerinde.
Seyretsem mi, biraz tereddüt nedense? Son gün son seansa yetişir gibi bir tesadüfle seyir başlıyor.
Hani film bittiğinde yanımda Bayan E. olsa pandemi olmasa, birbirimize bakıp "ağlamaktan maymun olduk yine" diyeceğiz. 
O nasıl zarif bir film öyle!
Ağır mı ağır hayat hikayeleri nasıl sade anlatılmış öyle!
Ben bu filmi hatırlarım, anlatırım, belki bir daha seyrederim.

Filmin büyük kısmının geçtiği yer Oniki Ada'dan birisi Nisyros adası, bizim  verdiğimiz adı İncirli ada.
Haritaya bakınca Kos'un arkasında kalıyor, Reşadiye yarımadasının açıklarında sanki.
Fotoğraflarına bakıyorum, adanın ortasında sönmüş bir volkan var, kraterinden gaz çıkıyor.
Kalabalığı olmayan sakin bir ada, volkanik kumlu plajlar, Ege'nin sarıp sarmalayan mavisi...
Bir gün gitmiş olsam İncir adasına, volkanını, eski limanını gezmiş olsam, denizine girmiş olsam...



Filmde Stefanos'un evinde Maria'nın  denize baktığı pencere.

8 yorum:

  1. Merhaba,

    Bir süredir sesim çıkmasa da keyifle takip ediyorum sizi. Nisyros bu yaza kadar adını duymadığım bir adaydı. Ertuğ Uçar’ın Ayrılığın Haritası romanıyla haberdar oldum varlığından. Kitabı çok beğenerek okudum, adayla ilgili bilgiler de içeriyor. Şimdi de bir filmde karşıma çıkması ilginç geldi. Film çok başarılı görünüyor. Ancak bir süredir ailemde yaşadığım hastalıklar yüzünden izlemeye cesaret edebilir miyim bilmiyorum.

    Güzel anlatımınız ve haberdar ettiğiniz için çok teşekkürler,

    Sevgiler

    Işın

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Işın,
    Öncelikle ailenize ve size geçmiş olsun, umarım sıkıntılar sona erip sağlıklı günler başlamış olsun.
    Filmin bu bakımdan zor bir yanı var, haklısınız. Yine de olayları anlatım tarzı seyirciyi zorlayıcı değil.
    Ayrılığın Haritası romanını ve yazarını sizden duyuyorum, bir bakacağım. :)
    Adanın görüntüleri beni aldı götürdü, büyülü gibiydi.

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Okul Arkadaşım,


    Yazınızı dün okudum aslında, yorum yazmadım, çünkü tadını çıkarmak için Pazar günü okumalıyım diye düşündüm. Hem genel bir tur yaparım bloglarda dedim... üstelik elimde kahve kokusuyla:) Bazen blogları okudukça ben hiç film izlemiyor muyum hissine kapılıyorum:) Oysa izliyorum. Yazınızı okurken ve linklere gidip döndükçe gaza geldim sanırım, muhtemelen bir çeşitleme yaparım; yakında izlediğim, ama iddiasız bir kaç filmle ilgili olarak. Yazının boyundan uzun bir yoruma evirme ihtimalim vardı. Şu duygu denilen nesne işte ve onun yazıdan yansıması.. Gülelim o halde:)

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Okul Arkadaşım,

    Kahve kokusu burnuma geldi, mis gibi, teşekkürler. :)

    Bazen blogları okurken, ben de hiç kitap okumuyorum, hiç film izlemiyorum, hiç bir şeyi takip edemiyorum duygusuna kapılıyorum doğrusu.
    Yeryüzünde üretilen o kadar çok sanat ürünü var ki, neresinden tutarsak diğer taraf eksik kalıyor, sanki.
    Galiba en önemli olan, yakaladığımız eserin bize kattığı duygu, düşünce ya da her neyse...

    O zaman gülümsüyoruz. :)

    YanıtlaSil
  5. Ortak bir film yakalamışız yine. :) Kasım seçkisini geçmiştekilere göre biraz orta karar buldum (4 film seyredebildim), ama seyrettiklerimden bir bu Denize Açılan Pencere (gerçekten ne iç açıcı bir pencere o öyle) bir de Golden Voices memnun etti. Onu da tavsiye ederim. Bu anlamda iyi ki çevrimiçi festivaller var artık diyerek sevgiler gönderiyorum şehrin o yakasına.

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Neslihan,
    Ben Charles'ın Bakışı'nı izledim bir de. Belgesel ile kurmaca karışımı hoş bir filmdi.
    Artık bir müddet daha böyle çevrimiçi, internet filan idare edeceğiz. Sinemaya gitmeyi çok özledim ama...
    Şehrin bu yakasından size bilmukabele diyerek selam yolluyorum. :)

    YanıtlaSil
  7. Bu filmi hemen not ettim, ben de seviyorum sakin ama derinden derinden çok şey anlatan filmleri...
    Tavsiyene sağlık ♥

    YanıtlaSil
  8. Şebnemciğim,
    Beğeneceğini tahmin ediyorum. :)
    Sevgiler.

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!