Cumartesi, Aralık 12, 2020

UYKUSUZ GECENİN SABAHINDA

Uzun zamandır bu kadar uykusuz bir gece geçirmemiştim. 
Biraz uykum kaçtığında, bir süre sonra uykuya geçmemi sağlayacak çeşitli sihirli çözümlerimi denerim, nefes egzersizi, yağmur sesi dinlemek, müzik dinlemek, kitap okumak, belgesel seyretmek...
Bu defa hepsini denedim, hiç birisi işe yaramadı. Artık yorgun düştüm herhalde, 5'e doğru uyumuşum. Çok lazımmış gibi 9'a doğru uyandım sonra.

Şaşlak şuşlak halde kahvaltı hazırlıyordum ki, üst üste bir kaç mesaj geldi, "kızlar sabah günaydınlaşmasında olmalı" düşüncesiyle bakmayı ağırdan aldım. Meğer mesajların ikisi yüzümü güldürecekmiş, canım Şekerpembe ve Miss Melty'denmiş, ikisi de  bu sabah beni düşünmüşler. 
Melty bir şarkı göndermiş "ben bayıldım buna, senin de seveceğini düşündüm" notuyla. Tahmin ettiği gibi sevdim Hannah Gill'i, sesini, şarkısını. Burada işte!

Öğleye doğru Kitap Kulübümüzün grubunda birkaç gündür zihnimi kurcalayan, beni üzen bir konuda yazışmaya başlandı.
Arkadaşlarımızdan birisi "Heba" romanını büyük hayranlık duyarak okuduğumuz Hasan Ali Toptaş'a verilen bir ödülün geri alındığına dair bir haberi paylaşıp, buna dair düşüncesini yazdı; "önce inanamadım, magazin sandım, önceden yaşanmış ve gerçekmiş". 
Başka yazışmalar da oldu sonra. "Müthiş bir içe dönüklük vardı yazılarında, tahlile muhtaç bir konu."
"Yazarın ölümü bu olsa gerek, yine eldeki metin bizimdir."
Ben de yazdım: Doğrusu kaç gündür bu haberi ve benzeri kadına yönelik taciz haberlerini üzüntüyle izliyorum. Severek okuduğum bir kitabın yazarının bir kadın tacizcisi olduğunun ortaya çıkması, beni onun eserine yabancılaştırdı. Bir tür aldatılmışlık duygusu içindeyim. Kendisi özür gibi bir şey yayınladı, bazıları gibi külliyen inkar etmedi. Yine de yakın dönemde o eski okunurluk  ve beğenilirlik düzeyini yakalayabileceğini düşünmüyorum.
Yazışmaya katılan bir arkadaşım şunu ekledi  "Eser yazarından bağımsız olabilir mi? Günümüz yazınındaki beklenti bu yönde ve bu konu önemli bir estetiksel sorun." 
Doğru, sanat dünyasında bu konu hep tartışılır, sanatçı ve eseri arasındaki bağ bize neyi anlatır?
Kadın okurlar bu kadar kızgın olmasaydı, belki bir kaç tartışma ile konunun üstü örtülecekti, ancak, konu o noktayı geçeli epey zaman oluyor.

Gün ilerlerken ve sokağa çıkamıyorken, kendimi müzik dinleyerek avuttum biraz.
Oradan oraya zıplarken karşıma Bülent Ortaçgil & Teoman Konseri kaydı çıktı. Tarihine bakınca, "o kadar olmuş mu yahu!" şaşkınlığı yaşadım.  Ehh, olmuştur tabii ki, video kaydında 2007 tarihi var.
Biz o konsere oğlumla gitmiştik, kendisi yıllardır Teoman hayranıydı, ben de yıllardır Bülent Ortaçgil. Ayrıca ben de Teoman'ı çok severdim/severim. Böylece ikimiz de ortak paydada buluşup mutlu olmuştuk. 
Konserin ses kaydını buraya ekleyeyim, görüntü olmasa da olur bence. 

Şuraya kısa  bir atlıkarınca videosu bırakıyorum. Belki bakar neşelenirsiniz, belki çocukluğunuz aklınıza gelir.
Benim aklıma düşen geçen sene tam bugün ayak bastığım bir şehir ve orada geçirdiğim keyifli bir kaç gün.

Edinburgh 2019, Christmas Pazarı'nda gezerken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoşgeldiniz!