Salı, Aralık 08, 2020

...sonrasını hiç hatırlamıyorum, az sonra aynaya baktığımda...

 ... her şey bitmişti. 
duştan sonra  elimde saç kurutma makinesi aynaya baktığım an ile makineyi kenara atıp, gidip içeriden makası almam, şöyle bir saçımı beliklere ayırıp "burası çok uzun, şurası daha az uzun" diye içimden saydırarak saçıma katlar kesmem arasında geçen süre beş dakika oldu mu, emin değilim.
ohh! kurtuldum sonunda.
kaç gündür hesap yapıp duruyorum "saçımı boyatma zamanı geldi, kuaföre gitsem mi", "aslında biraz kestirsem iyi olur, önler böyle düz düz uzadı saçımın dalgası gitti", "iyi de hem boyat, hem kestir  uzun sürecek, hiç hoş değil"...
oldu işte, kendi saçını kendin kes çözümü sayesinde bir dolu endişeden kurtuldum. hem nasılsa insan içine çıktığım yok, ayrıca biraz uzayınca saçımı kestiğim bile anlaşılmayacak.  gerçi kuaförler anlıyor, bundan önceki altın makas harekatımı hemen çakmıştı z. "saçınıza ne yaptınız siz?" diye kibarca sormuştu. 




el ürünü eserlerimi arada buradan size sunuyorum da, kusura bakmayın, bu defa saç kesimimi gösteremeyeceğim, takdir edersiniz.
onun yerine başka bir el ürünü örneği ile bir mola alalım isterseniz. 
hani temmuz ayında vişne likörü yaptım da aman efendim diyordum ya, hah işte onlar!  kızımla "olmuş mu acaba" diye kahve yanında bir tadım yaptık.
olmuş, hem de pek güzel olmuş.  
likörü süzdükten sonra vişnelerin en azından bir kısmını değerlendirmek üzere çikolatalı bir çözüm/tarif bulabilirsem, verim daha da iyi olacak. 
bakıciiz artık.



size bir de öğleden sonra kızımla maltepe sahiline yürüyüş yapmaya gittiğimizde çektiğim fotoğrafı göstereyim.
burada görünen, nefis uzupuzun sonbahar renklerinin ardında, aralık ayında yadırganacak kadar parlak mavi gökyüzü.
bir de görünmeyen, ağaçların ufuk noktasına doğru uzadığı çizgide başlayan sahil yolu, sonra deniz ve parlak güneşin yansımalarının ardında sıralanmış adalar var. 
biz adalara daha çok suadiye sahilinden baktığımız için, biraz daha farklı bir açıdan adaları seyretmeye doyamadık, doğrusu.
bugünün anıları böyle, işte!

8 yorum:

  1. Sevgili Okul Arkdaşım,


    Tam çekiliyordum ki ne göreyim: Taze simit kokulu bir yazı. Gece -sabaha- simit hazırlayan fırınlardan çıkan, satıcıların sepetlerine doldurup gece yolcularının olduğu garajlara, istasyonlara gecenin bereketi niyetiyle yürüdükleri esnada çevrilip, gecenin o vaktinde alınan simit tazeliğinde... Ve fakat içerik, kısaca nefisti diyoruz böyle durumlarda... Şu saatte bir roman yazılamayacağı için. İkinci fotoğrafa hiç girmiyorum, gece masalımı almış bir çocuk olarak uyumaya çekiliyorum:)

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Okul Arkadaşım,

    Blogger'ın postları eskisine göre çok gecikerek yayınlamasından ya da blogroll'a geç düşürmesinden şikayetçiyim, doğrusu. Yazıların yayınından geç haberdar oluyoruz. Gerçi bu sayede beklemediğimiz bir anda sabah simidini akşamdan yediğimiz de olmuyor değil. :)

    Sonbahar bu sene olabildiğince uzun sürdü ve belki bu sayede muhteşem renkler armağan etti bize. Maltepe sahilindeki kocaman şehir parkı hepsi birarada bir şölen alanı gibiydi. Görebildiğimiz için şanslıyız.

    Gününüz aydın olsun. :)

    YanıtlaSil
  3. Kuaförü bende bıraktım 2-3 aydır. Gümüş saçlara geçiş yapacağım ,son anda caymazsam.

    YanıtlaSil
  4. Benim boya derdim yok kendim yapıyorum, kuaförden daha da iyi oluyor açıkçası ama kesim sıkıntılı. Saçlarım çok düz ve arkası katlı ve bombeli bir kesim, kendimin kesebilmesi mümkün değil. Ankara'dan gelirken tenha kuaföre gittim kestirdim ki bir süre rahat edeyim. Lakin her zaman az kes dediğimide santimlerce kırpan adam bu defa neredeyse kesmedi, yine düştü rapunzel saçlarım omuzlarıma, saç sefadan uzar derler bir de, hakikaten sefa içindeyiz :))))

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Mehtap,
    Gümüşü deneyeyim diyorum ben de. Hem baktık beğenmedik, bir tüp boyaya bakar hepsi. :)

    YanıtlaSil
  6. Leylakcığım,

    Ben şöyle bir söz biliyorum "tırnak sefadan, saç cefadan uzarmış"!
    Olayımıza uyarlarsak, senin saçların bu ara hızlı uzamasının açıklamasını elde etmiş oluruz. :))
    Aslında, yaz başına gelene dek boya işini teknik olarak ben de becerir olmuştum. Beceremediğim saçımın kendi rengine uygun tonu tutturmaktı. Neyse yazın kuaför toparladı o ayarsız renkler. Gel gör ki saç bu, uzuyor işte! Kesmeyi hallettim saysak, boya için şimdilik saldım çayıra, bakalım gelecek günler ne esecek aklıma? ;)

    YanıtlaSil
  7. Afiyetler olsun:) Ben de blogların şu meşhur portakallı, kahveli yılbaşı likörünü hazırladım. 2-3 hafta sonra deneyeceğiz bakalım:)
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Sezer,
    Ne güzel günlerdi onlar! Birlikte yapılan yılbaşı hazırlıkları, aynı gün kaldırılan kadehlerle yeni yılı kutlamak, neler neler...
    O günlerin anısı ve gelecek günlerin umudu için ne kadar iyi yapmışsınız, elinize sağlık. :)

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!