Pazar, Temmuz 24, 2022

Çocukken sevdiğim oyun, okulda kopya çektim mi, en saçma huyum, ve diğerleri üzerine...

Gerçekten başlıktaki konulardan dem vurup, durup dururken kafa ütülemeyeceğim, endişe etmeyiniz. 
Epeydir uyuyan Ekmekcikız sayfasında biraz canlılık istedim ve ne yazsam diye bakınırken çok eskilerden bir yazıma denk geldim.
O yazıdan  alıntı yapayım şimdi, isteyen olursa beğendiği konularda, yorumlarda bir kaç satırla devam etsin. 
Yazı 15 sene öncesinden, eski blog arkadaşlarının çoğu artık yazmıyor, o nedenle yazının başını sonunu biraz kırptım. Tamamına bakmak isteyen için link burada.

İyi pazarlar diliyorum. 


Ben küçükken, en çok kardeşimle evcilik oynamayı severdim. Kare yemek masasının üzerine battaniye örter, kenarlarına sandalye dayar, bir çeşit çadır-ev yapar ve bebeklerimizle oynardık. Daha büyüdüğümde ise, en çok radyo dinlemeyi sevdim. Büyük şehir merkezinden uzak küçük kasabalarda yaşadığımız için, yayını iyi alamayan, sık sık parazit yapan elektrikli radyoya kulağımı dayar ve okul radyosu, radyo tiyatrosu, çocuk saati ne varsa, hep dinlerdim. Kulağımı dayamadığım zamanlarda da, babamın dinlediği haberlere, yorumlara ve annemin dinlediği şarkı, türkülere kulak kabartırdım. 
 
Ben aslında, dünyayı gezmek isterdim. Şimdi, benim yay burcundan olduğumu bilen arkadaşlarım bıyık altı gülümsemiştir, sanırım. İnanın, sahiden isterdim. Hayır, ...dim değil, sahiden isterim. Hatta, bu hayalimi gerçekleştirebilmek için, tuhaf fikirler de üretirim, zaman zaman. Neyse, olacak bir gün. Umudumu kaybetmemeye kararlıyım. Aslına bakarsanız, dünyayı fırdolayı -henüz- gezemediysem de, bazı ilginç, güzel yolculuklar yapmışlığım vardır. Yine de kesmiyor o kadarı, istiyorum işte! 

İlk kopya filan yok. Çünkü kopya çekmedim, hiç. Yani, sıranın kenarına yazılan ve ne olduğu anlaşılamayan bir iki harfi kopya saymıyorum. Oohhoo, ne kopya öyküleri var, dinlediğim. İşin komiği, onları da pek hatırlamıyorum. Sadece, kopya çekme anılarını dinlediğim zaman, imrenmeyle karışık bir saygı duymuş olduğumu hatırlıyorum. 

Cep telefonuyla ilişkim, ilk başlarda reddetme ve nefret arasında gidip gelirdi. Hatta, ilk cep telefonum sık sık kapanırdı, konuşulmaz olurdu. Ben, bu durumu yaydığım negatif enerjiye bağlamayı tercih etmiştim. Belki de telefon kötü bir modeldi. Sonraları, bu alet gerekiyor işte; dır dırı bırak da, doğru düzgün kullan diye kendime verdiğim komutlar sonucu, yeni telefonla aram düzeldi. Cep telefonuyla konuşurken kulaklık kullanıyorum, böylece zararlı etkilerinden biraz korunduğumu varsayıyorum. Şimdi, telefonu en çok çocuklarımla haberleşmek için kullanıyorum. Bir de komik kadınlarla eş zamanlı olarak TV dizisi izlerken görüş teatisi mesajları göndermek için. 

En saçma huyum nedir? Valla, bilemeyeceğim. Yani kendi kendime saçma gelmediği halde, başkalarını sinir eden çok huyum vardır, herhalde. Diyelim sakız çiğnerim; yanımda sakız paketi taşırım. Özellikle iki yaka arasındaki sıkıcı yolculuklarda sakız ile teselli bulurum. Hah, mesela, geçen gün lafı olmuştu; yere düştüğümde iki büklüm olur, gülerim. İstemeden korku filmi seyretmem gerekirse, elimle yüzümü kapar, parmaklarımın arasından bakarım. 

Aşk, bana kalırsa, insanın kendi kendine yarattığı, abarttığı, yerin dibine soktuğu haller bütünüdür. Böyle duygular yaşamaya ihtiyacımız olmalı ki, yaratmış ve önce kendimiz inanmışız. Aşık olmayan, aşk ister. Aşık olan bitmesin ister. Bazen de kurtulayım gitsin, ister. Yani kimse, aşkla ilgili olarak o an yaşadığı durumdan hoşnut değildir. Ben, içten gelen, derin sevgiyi -tabii ki aşk yaşamış ve boyunun ölçüsünü almış olmak kaydıyla- üstün tutarım.





Yazının musikisi geçenlerde ilk kez dinleyip, defalarca dinlemekten kendimi alamadığım bir Nick Cave parçası olsun, "To Be By Your Side"

14 yorum:

  1. Çok keyifli bir yazıydı... elimden tutup nerelere götürdü beni.
    Nick Cave severim, bu parçasını dinlememiştim. Teşekkürler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskileri, özellikle çocukluğumuzu hatırlamak mutluluk veriyor, keyif almanıza sevindim, teşekkür ederim. :)

      Sil
  2. Radyo dinlemeyi ben de çok seviyorum, çocukken "Çocuklarla Başbaşa" saatini ucundan da olsa yakalamış olmak çok güzeldi, özellikle yaz tatillerinde hevesle beklerdim <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdilerde cep telefonlarında platformlardan digital müzik dinliyoruz ya, yakın zamana kadar cep telefonundan da radyo dinlerdim, sonra bu dirençten vazgeçtim yavaş yavaş. :))

      Sil
  3. Elbette tamamına da baktım Sevgili Okul Arkadaşım. Yüzü elle kapatıp parmakların arasından filme bakmak sanki adettendir, çok yapmışlığım vardır; daha çok -nasıl bir sahiplenmeyse- filmdeki sevdiğim karakterin başına bir şey geleceğini düşündüğüm anlarda:) Evde çadır yaratmaksa dünyayı gezme hayalleri olan her Türk gencinin standart bir davranışıdır bence:) Aşk konusunu teğet geçmeye karar vermiştim ama duramadım, sanırım olayın erkek tarafında olmak biraz daha avantajlı ya da herkesin yaşadıklarına göre değişkenlik gösteren bir durum. Kumbaramda güzel şeyler var diyebilirim, bitmişlikler içerse de... Telefonla aramda sıcak bir ilişki ise hiç oluşmamıştır, cep telefonu ise uzun bir süre uzak durmuş olmama rağmen elime, ulaşamayanlar tarafından zorla tıkıştırılmıştır. Uzun konuşmalar yapamam ve bazen gün boyu bir kez bile çalmaz, yüzyüzeciyim ben sanırım:) İyi ki yeniden yazdınız derim son olarak, hoşsohbet tadı yaşattınız... keyif oldu vallahi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son cümledeki iltifatınıza teşekkür ederim Sevgili Okul Arkadaşım, haklısınız buraya yazmak başka oluyor. :)
      Bunu bildiğimden pek uzun ara vermemeye çalışıyorum, fakat bu defa malumunuz covid şeysi girdi araya.
      Ebe sobe topunu kaparak yazdıklarınız için ayrıca teşekkür ederim, sohbeti tatlandırdı. :)
      Aşk konusuna minik bir not düşeyim, "aşk yoktur" demişim gibi bir izlenim bıraktıysam, aman diyeyim! :)) Daha ziyade, "herkes aşkı kendi bildiği, ihtiyaç duyduğu gibi yaşar" tarzı bir şey demek istemişimdir de, belki o zaman kesitinde kendimi aşktan uzak hissettiğim için sözüm öyle ifade edilmiş olabilir.
      Acaba, yazar burada ne demek istedi? :)))

      Sil
    2. Ben sizi anladım Sevgili Okul Arkadaşım, gayet iyi hem de:)

      Sil
  4. yine severek okudum :)
    bir de "ben neden yorum yazmamışım o zaman bu yazıya" diye düşündüm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak aynı soru benim de aklıma geldi, şöyle bir baktım, biz o zaman seninle yüzyüze tanışmamışız henüz. O sırada kimbilir ne olmuştu, belki sınavların vardı belki konferansta filandın, ondan yazmamışsındır. :))

      Sil
  5. 2006 dan beri buradaymışsınız. bu şahane yani blog aleminde yeni olanların ( ben gibi ).2016 da açmama rağmen aktifliğim bu yıl. komutanı sayılırsınızz. Yazınızı zevkle okudumm. Çok seviyorum böyle kendinden bahsedilen yazıları.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aman estağfurullah, komutanı sayılmam, eskiden beri yazan bir bloggerım sadece. :))
      Çok teşekkür ederim, zevkle okumanıza sevindim. :)

      Sil
  6. Tanışmadığımız zamanlardan bir yazı:) Keyifle okudum. Cep telefonu kısmı gülümsetti. Çünkü kendisi şimdilerde kolumuzun uzantısı olmuş bir alet:)
    Sevgiler Ekmekçi Kız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten bir dönem öyle titizlenerek kullanmıştım, şimdi komik geliyor o hallerim. :))
      Sevgiler benden de. :)

      Sil

Hoşgeldiniz!