Pazartesi, Ocak 02, 2023

Kuğu Gölü Balesi Program Dergisi'nin sayfalarını açıyoruz...

Ankara'da anneannemlerin evindeyiz, mevsim kış olmalı fakat yılı hatırlamıyorum. Belki 65 yılı olabilir, henüz okula gitmiyorum. O senelerde babam Ankara'ya geldiğinde bir kaç kez beni de yanında götürmüştü, annanemlerde kalmıştım. 
Oldum olası misafirliğe gitmeyi severdim zaten, o senelerde teyzem ve küçük dayım evdeler üniversite öğrencisi olmuşlar ya da olmak üzereler. Belli ki orada olmak bana eğlenceli geliyor; dedemin masada oturup sebze ayıklaması, annanemin yemek yapması, okula gidip gelen genç insanlar, onların ayakları altında dolaşıp duran küçümen ben...
Evde telefon var, annemle konuşuyorum, henüz küçük bir bebek olan kardeşimi soruyorum, ı-ıhh henüz onu özlememişim, annemi özlemişim evet, bir de sütün kaymağını özlemişim...

O evdeki böyle misafirlik yapılan zamanlardan birinde, misafir odasındaki büfenin üzerinde resimli bir dergi mi acaba, karton kapaklı bir şey görüyorum. Sayfaları çeviriyorum, bakıyorum, tekrar tekrar bakıyorum. Çok güzel gözüküyor gözüme, böyle puf puf kabarık elbiseler giymiş güzel kızlar aynı biçimde yan yana durmuşlar. Başka bir sayfadaki resimde ellerini hoş bir şekilde tutmuş, başını hafifçe yana yatırmış, saçında taç gibi bir şey olan güzel bir kadın var. Sadece resimler yok dergide, yazılar da var, henüz okuyamıyorum. Belki o dergi bir kaç sene atılmadı ve ben okumayı öğrenince okudum, belki sordum teyzeme ya da dayıma onlar ne olduğunu söylediler, tam hatırlamıyorum.

Bu sabah kahvaltıda annemle konuşurken kurduğum muhtemel hikaye şöyle olmalı:
Operayı, baleyi, sinemayı çok seven ve kardeşlerine (sonraki yıllarda biz yeğenlerine de) bu sevgiyi aşılayan büyük dayım, Ankara'ya geldiği bir seferinde Kuğu Gölü balesi temsiline gitmiş, (artık yanında aileden kimleri götürmüş orası net değil) sonra program dergisi eve gelmiş ve atılmaya kıyalamayıp uzunca bir süre büfenin üzerinde durmuş.  



Aklımda kalan o güzel kadın, Devlet Balesi'nde uzun yıllar baş balerin olarak dans eden ve dünyanın çeşitli yerlerinde üç yüzden fazla kez Kuğu Gölü balesinde sahneye çıkan değerli balerin Meriç Sümen olsa gerek. 

Yukarıdaki fotoğrafı şuradan aldım

Gerçekten o program dergisinde kimler vardı, emin değilim. Ancak, Kuğu Gölü'nün sahneye konulması ve Meriç Sümen'in rol alması hakkındaki eski hikayelere bakılınca, tarihler tutuyor. 
Kendisiyle yapılmış bir söyleşide sanat hayatını, o yılları, balerinlikten baş koreograflığa giden yolları anlatıyor, okumak isterseniz burada tık!

Yıllar içinde Kuğu Gölü defalarca yeniden ve yeniden sergilendi, haliyle. 
Benim unutamadıklarımdan bir tanesi İstanbul'da AKM'nin büyük salonunda izlediğim, diğeri ise Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda muhtemelen 86'da bir İstanbul Festivali gösterisi olarak, hatırladığım kadarıyla Bükreş Balesi tarafından sergilenen idi.
Bu sonuncusunu izlerken bir grup arkadaştık ve içimizden biri,  parmak ucunda döne döne dans edilen ünlü sahnedeki 32 fouetté dönüşü sayısını takip edecek kadar bu sanatı yakından bilen birisiydi.

Kuğu Gölü'nün son olarak sergilenişiyle ilgili bir haberde, baleyle ilgili çok ayrıntılı bilgi ve bol fotoğrafı görünce linkini buraya eklemeden edemedim.


8 yorum:

  1. Ah Kuğu Gölü balelerin şahıdır herhalde, Meriç Sümen de balerinlerin kraliçesi. Birkaç yıl önce Opera Sahnesi'ndeki bir balede-bilemedim hangi sebeple-finalde sahneye davet edilmişti. Yaşına ve nisbeten aldığı kilolara rağmen hala hoş, hala zarifti. Bu fotoğrafta da ne kadar güzel ve balerinlik ne zor bir meslek, bir yaşam biçimi. Aysun Aslan'ın konservatuar yıllarını anlattığı "Anne Ben Leylek mi Oldum" kitabını okumuştum da o küçücük çocuklar ne zor eğitimden geçmişler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Meriç Sümen devlet sanatçısı seçilmiş bir tarihte, belki sen ona dair törene denk geldin?
      Bu fotoğraftaki hali, hep zihnimde duranıdır. :)
      Aysun Aslan'ı da sahnede izlemiştim zamanında, sonra da koreograf olarak sahnelediğimodern dans eserlerini seyrettim, heyy ne günler! ...

      Sil
  2. Yazıyı okuyunca seneler evvel Bursa Festivali kapsamında Rus bir ekibin sahnelediği Kuğu Gölü Balesini izlemek üzere açık hava sahnesine gitmiştik. Biletlerin satışı düşük olunca, bir süre sonra kapıları açtılar, park içinde piknik yapan kim varsa eline dolmasını kapıp içeri girmişti. Yanımıza gelen aile küçük torununa ablaları gösterip, dön bakalım Zeynep, bak nasıl da dönüyor ablalar Zeynep diye diye seyrektikçe harap olan sinirlerimizle daha sakin bir noktaya geçerek gösterinin geri kalanını seyretmiştik. O zaman yerel gazetede köşe yazıları yazan arkadaşım bu günü, Elinde Dolma Kuğu Gölüne Gelen Piknikçiler minvalinde bir yazı ile kültürel olarak sanata olan uzaklığımızı dile getirmişti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyimser düşünmek ve o gün tesadüfen bale seyretmiş çocuklardan biri bile baleyle ya da sanatla ilgilendiyse, tüm dağılan dikkatlere değmiş olmalı diye düşünmek istiyorum. Çok mu pembe gözlüklü görünüyorum? :))

      Sil
    2. I-ıh. Umut dolu gözüküyorsun. Büyük ihtimal sahneyi açanların düşüncesi de benzer olmuş ama karşılarındaki halkın saygısız cahilliğinihesaba katmamışlar. Ama çocuklar farklı, çocuklar ümitvar. Bursa'da geçen çocukluğumda 1 tane bale kursu vardı şehirde: Neriman Bale Okulu ve biz Beyaztürk çocukları birkaç senemizi o barlarda eğilip bükülerek harcadık. Ben neyse yeteneksizliğimi erken keşfedip, onun yerine iyi bir izleyici olmaya andiçtim ama bir kız vardı.. Bir kız. Bu kursa burslu gelirdi, adı Hatice ya da Emine gibi pek beyaztürk çocuklarına konmayan bir isimdi, saçı kısacık kesili, gözleri kara kara zeytin gibi bir kız. O kız aramızda en yetenekli olanımızdı ve ne oldu o çocuğa çok merak ediyorum..... Umarım doya doya dans edebilmiş ve artık 40'lı yaşlarımıza geldiğimiz için mutlaka meslek hayatı bitmiş olsa da, bir yerlerde kendi gibi kara gözlü kız çocuklarına bale öğretmeni olmuştur. O kız çocuğu acaba bu üstteki arkadaşımız Evren'in yorumundaki çocuklardan biri miydi ki? :)

      Sil
    3. C.ciğim,
      Umuyorum kara gözlü arkadaşın, senin söylediğin gibi doya doya dans edebilmiş ve/veya dans öğretebilmiştir. :)

      Ben kendi adıma büyük dayıma sanat aşkını bize de aşıladığı için borçlu olduğumu düşünüyorum. Çocukken o dergiyi evde bulmak, onunla ilgili hayaller kurmak, sonrası için mutlaka derin iz bıraktı bende. :)

      Sil
  3. Ne güzel nostaljik bir yazı oldu benim içiin harikasınız :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çook eskilere gidivermiştim, benim için de o günleri anmak hoş oldu. :)

      Sil

Hoşgeldiniz!