Yeni yılın ilk günü akşamüstüne doğru bizim aile grubuna bir mesaj geldi.
Oğlum, "Heyy çocuklar, Disney'in yeni animasyonu "SOUL" izleyin" diyordu.
Teyzesi ardından yazdı "büyükler de izleyebilir mi?"
Yeğenden el cevap hemen, "elbette, hepimiz çocuğuz".
O çocuklardan biri dün akşam internetten bir film sitesinden filmi buldu ve ağzı kulaklarında izledi.
Çocuklar küçükken sinemaya onlarla birlikte gitmeye bayılırdım. Çocuk filmi diye kategorize edilen filmlerde de eğlenirdim, ama en çok teknoloji geliştikçe çizgi filmden animasyona doğru gelişen filmleri, özellikle Pixar Stüdyosunun işlerini severdim.
Toy Story, Wall-e, Finding Nemo, Ratatouille, Cars, Incredibles aklıma yer etmiş olanlar. Kimini kızımla, kimini oğlumla, bazısını hep birlikte izlemiştik.
En son Toy Story'nin 3.sü mü 4.sü mü neydi çıktığında, bizimkiler artık anneyle sinemada animasyon izleme yaşını geçmişlerdi. "ne olur birlikte gidelim" diye yalvardım, kulak asmadı keratalar.
Birlikte izlediğimiz son Pixar animasyonu Up / Yukarı Bak olmuştu. Galiba bir bayram tatiliydi, evde videosunu izlemiştik. Yine büyük keyif ve mutlulukla...
Uzun aradan sonra izlediğim ilk Pixar işi oldu Soul.
Bu arada Pixar, Disney tarafından alınalı epey zaman olmuş, neyse ki Pixar ruhu yerinde duruyor, o satılmamış galiba.
Filmde bir caz müzisyeninin öyküsü anlatılıyor; bir okulda müzik öğretmenliği yapan Joe'nun yaşamının dengesini bulma, ruhunu keşfetme hikayesi.
Konuyu böyle özetleyince pek de çocuk filmi gibi gelmedi sanırım, doğrusu bence de çocuk filmi değil. Belki de yalnızca çocuk filmi değil, herkesin kendine pay çıkarabileceği, seyir zevki bulabileceği bir film.
Oğlum gibi kestirmeden ifade edeyim, izleyin!
*Burada Soul hakkında bilgi ve izlemek isterseniz fragman bulabilirsiniz, bir bakın.
Sevgili Okul Arkadaşım,
YanıtlaSilBir gecenin 12'sinde -çocukken tabii ki- imece usulü evden aşırılmış markalarla fırından yeni çıkmış ekmeği, arasına yine evden aşırılmış tereyağı koyarak otobüs durağındaki bankta oturup imececi arkadaşlarla yemeyi severim... bir de dumanı üstünde yazıları:) Biz ne güzel ki büyüyemeyen çocuklarız! Çocuklar küçükken daha çok sinemada izlerdik. Ejdahanı Nasıl Eğitirsin muhtemelen sinemada son animasyonum. Daha uzuna varmasın yazacaklarım diye, onu buldum ve bir paragrafı animasyona sevgi-saygı ifadesi olarak aşırdım:)
"Tüm animasyonlar içinde Ratatouille'un yeri gönlümde her zaman farklıdır, Yukarı Bak yani Up da Oscar almadan önce gönlümüzde taht kurmuş, bizden hakettiği ödülü peşin peşin almış, çok başarılı bir filmdir. Her ikisinin de hikayesi sağlamdır ve gönül telini titretirler. Bir yandan yüzünüze tatlı tebessümler yerleştirip kahkahalar attırırken, bir yandan da anılarınızda dolaştırıp duygulandırırlar."
Sevgili Okul Arkadaşım,
YanıtlaSilBen de taze yazılara yazılan ilk ve içten yorumları çok severim. :)
Gece gece fırından çıkmış ekmek alıp, içine tereyağı sürüp yediğimi hatırlamıyorum ama Ramazan ayında evden gönderilmiş yumurta ve susamı fırına verip, kuyrukta bekleyip, sonunda kağıda sarılmış sıcak pideyi elim kolum yana yana eve götürdüğüm hatırımdadır.
Büyümek demek çocuklarla tercihen birlikt, olmadı kendi kendine çizgi ya da animasyon bir filmi izlememek demekse, istemem, eksik olsun! :))
Size ve sevdiklerinize sağlıklı, sevinçli bir yıl diliyorum.
YanıtlaSilSevgili Tülin,
YanıtlaSil"Sevinçli bir yıl" ! :)
Dileğiniz ne güzel, çok teşekkürler.
Gönlünüzce mutluluk ve sevgi dolu bir yılınız olsun. :)