Salı, Temmuz 13, 2021

BİR YAZ GÜNÜ, ŞEHİRDE

Cumartesi sabahı karşıya geçtim, Taksim - Galatasaray dolaştım. *
Sadece bu cümleyi kurup, "söyleyeceklerim bu kadar" deyip lafı kesesim var. 
Diğer yandan gücümü toplayıp yazasım da var.  

Daha beş sene öncesine kadar otuz sene boyunca her çalışma günü gittiğim caddelere sokaklara, üç sene oturduğum mahalleye bir gün olup bir sene boyunca yolumun düşmeyeceği ve neden sonra buluşma olduğunda yadellerden memlekete gelmiş gibi duygulanacağım  aklıma gelir miydi?
Tam olarak böyle oldu işte!

Kızımın gözlüklerini ısmarlamak üzere Taksim'deki optikçiye gitmiştik, temel amacımıza ulaştık. Ancak, şehir merkezinden o kadar uzak kalmıştık ki, öğleden sonra başka bir yerde olma gereğinin zaman baskısına rağmen,  dolaşıp burada neler olmuş bakışı atmaktan kendimizi alamadık.
Ayaklarımız zihnimizden bağımsız hareket etti o gün, o nereye götürürse, biz onu izledik.



Taksim Galatasaray arasındaki en ilgimizi çeken değişiklik Atlas Sineması'nın yerinde yeller esmesi ve orada bulunan sinema ve tiyatro salonlarının "İstanbul Sinema Müzesi" haline dönüşmesiydi.
Zamanımız kısıtlı olduğu için sadece  kapısından bakıp, şöyle bir pasajı dolaşıp çıktık.
Gezmesi gelecek defaya olsun niyetimiz içimizde olarak.



Yukarıdaki fotoğraf,  Galatasaray Lisesi'ni solunuza alarak köşeyi döndüğünüzde Boğazkesen'e doğru inen Yeniçarşı Caddesi'ne girince çekildi. Soldaki duvar, lisenin duvarı. Sağ tarafta YKB Kitapçısı, Akdeniz heykeliyle sanat merkezi, Ara Cafe ve PTT binasını henüz geçmiş durumdayız. 
Tam öğlen saati, güneş ışığı sert, gölgeler keskin.



Yokuş aşağı epeyce yürüdük, Homer Kitabevinin önündeyiz. Kızım kitaplara bakıyor, ben caddeye, olan değişikliklere. Şimdi yüzüm Galatasaray yönüne dönük. Sol tarafa saparsanız, Nur-u Ziya sokağı İstiklal Caddesine doğru kıvrılarak uzanıyor. Üzerinde Fransız Sarayı ve Lizst'in İstanbul'da kaldığı bina  ve High School var. 
Biz burada yaşarken, Nur-u Ziya Sokak'ta arkadaşlarımız otururdu, komşuculuk oynardık. O zamanlar şehrin bu bölgesi popüler olmamıştı henüz, kiralar el yakmazdı.



Şu sağda üzerinde "satılık bina" tabelası olan apartmandan sonra, yokuşun en dik yerinde, bizim 88-91 yılları arasında yeni evliyken oturduğumuz apartman vardı.  Apartmanımız aile apartmanı gibiydi, yakın çevrede oturan arkadaşlarımız vardı. 
Güzel zamanlardı doğrusu.

Ön solda gözüken yeşillik, Cezayir Sokağı'na (Fransız Sokağı da deniliyor) dönen çatalı ayıran refüjün başı. Soldan devam ettiğinizde Galatasaray Lisesinin arka duvarları boyunca ilerleyip Çukurcuma'ya inip, kıvrıla büküle Sıraselviler Caddesinin Cihangir'e bağlanan ucuna ulaşırsınız.
Yokuş aşağı inmeye devam ederseniz, az ileride sağda İtalyan Lisesi'ne dönen sokağı geçip biraz ileride sağda Tophane-i Amire binasına selam verir Karaköy'e doğru akan trafiğe Tophane'de bağlanırsınız.
Sizi bu birer cümlelik yol ve mekan tarifleriyle aldatmış olmayayım, her bir güzergahın hakkını vererek dolaşması yarımşar gündür, bence.

Bizim zamanımız kısıtlıydı, sadece Cihangir'e doğru yürürken  Meşhur Asri Turşucu'ya uğrayıp, açık bulmuşken biraz turşu aldık. Her sene yaz aylarında kapalı olurdu, meğer  bu sene  açık kalacakmış.
Sonra inşaatı bitmiş Taksim Hastanesi binasını ilk kez görüp, eski Alman Hastanesi binasının bir özel üniversite tarafından kullanılmaya başladığını anlayıp, kırk senedir orada olan garajdan arabamızı alıp dönüş yoluna geçtik.
Tam o aşamada "Tophaneden inelim" ısrarım nedeniyle biraz trafiğe takıldıysak da, maksat gezelim görelimdi zaten. 
Evet, şimdi gerçekten söyleyeceklerim bu kadar.

13 yorum:

  1. Selam hasret kaldığım İstanbul sokakları öyle özlemişim ki cepten okudum. Tekrar laptop açıp fotoları uzun uzun inceleyeceğim. Sonbahar ya da ilkbahar bekle beni İstanbul gözümde tüttün. Teşekkürler Ekmekçi kız sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım yakında özlediğimiz şehirlere gidebilecek hale gelelim, umalım şu varyantlar sorun çıkarmadan bitsin artık.
      Sevgiler.

      Sil
  2. benim de gözümde tüttü, öğrenciliğim ve ilk çalışmaya ekmeğimi kazanmaya başladığım şehrin en sık dolaştığım sokaklarıydı bir zamanlar.. değişmemiş hem, hem de değişmiş geldi.. gitsem tanıyamam belki de ama fotoğrafları iyi geldi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sokaklar yerinde duruyor C.ciğim, binalar da öyle. Değişen binalardaki yaşam ya da yeni dükkanlar, işyerleri, kafeler ve oralardaki insanlar. :)
      Bence gidince tanırsın, çok zaman geçirilen yerlerde sadece zihnin değil, ayakların da hafızası bir şeyleri hatırlatıyor.

      Sil
  3. Ah Nuru Ziya Sokak benim dört yaşımla 18 yaşıma kadar tüm hallerimi gördü. Okulum Fransız Sarayının alanındaydı. Galatasaray Lisesi ve İstiklale çıkan yokuş, sanki çocukluğumun gençliğimin izleriyle dolu. O zaman da teğet geçmişiz Ekmekçikız. Çok tuhaf değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak seennn! :)) Aynı mahallenin insanıymışız demek. Sanırım, tarih hesabını doğru yaptıysam, sen mezun olurken ben orada yaşamaya başlamışım. :)

      Ben bizim blog dünyasındaki tanışmaların hiç birini garip ya da sebepsiz bulmuyorum artık. Birbirimizi yazılarımızdan tanıyoruz, ama, gerçek dünyada da tanışınca bir temel bağlantı bulabiliyoruz.
      Çok tuhaf ve çok hoş. :)

      Sil
    2. Ben 89 haziran mezunuyum (ortaokul 4 seneydi). Bizim lisede derslerin bir kısmı fransız konsolosluğunda okutulurdu günün yarısı taksimde yarısı beyoğlunda geçerdi, kesin yanımızdan geçip gittiniz :))))) hey gidi zamanlar. Kunegond'u bilir misin? Onunla da ortak ne çok yönümüz çıktı, aynı üniversitede okumuşuz misal aynı dönemlerde ama kampus 25 000 kişi filan. Hiç tanışmadan. Sonra sen gel internette bul birbirini. Gerçekten belki de tesadüf değildir, o mekanların ruhu yansıyordur belki bir şekilde yazılara, ve bir çekim oluşup bizi bir araya getiriyordur.

      Sil
    3. Bu durumda bir yerlerde yanyana geçtiğimiz, önlü arkalı yürüdüğümüz neredeyse kesin!
      Lakin, kısmet bu güne imiş. :)

      Kunegond'u Leylak Dalı'ndan ve senden ötürü biliyorum. Şimdi yazmıyor galiba?

      Sil
    4. Evet Kunegond blog yazmayı epeydir bıraktı.

      Sil
  4. Şu pandemi döneminde en çok Istanbuldan uzak kalışıma üzülüyorum.
    Resimler çok iyi geldi💛

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz. :)
      Umarım sevdiğimiz şehirlere kısa zamanda kavuşuruz, artık.

      Sil
  5. Ben de hasret kalmışım bu fotoğraflara bakarken iç geçirdim. Yapı kredi kitapçısından Fransız sokağına kadar sürünerek gezmek istiyorum ama dediğiniz gibi hakkını vererek gezmek yarım gün. Alman hastanesini okuyunca orada bir arkadaşım erken doğum yapmış bebeğini kaybetmişti onun yanında refkatçı olarak kalmıştım 2 gün 90 lı yıllardı sanırım. Galatasaray lisesine kadar yürüyünce önce biraz kitap bakıp öyle bir yerlere oturalım derdim oğlum küçükken o da benimle pazarlık ederdi saat tutalım kaç saat kitapçıda kalırsan o kadar oyuncakcıda kalacağız ama:)) sonra birde terkoz pasajına bakardım öğrenciliğimde mutlaka ucuz ve giyecek birşey bulurdum oradan... Ben gidip uyuyayım bence yoksa ağlıycam:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepimizin ayrı ayrı, ne çok ve ne güzel anılarımız var bu şehirde. :)
      İyi ki yaşamışız o anları, o anıları Kelebekciğim. :)

      Sil

Hoşgeldiniz!