Cumartesi, Ocak 09, 2021

... bitti gitti...

 ... yazı yazayım istiyorum, kafamı bir toplayamadım gitti...

... sabah uyandığımdan beri içimde mi aklımda mı  neredeyse işte, ebru gündeş'in "fırtınalar" şarkısı çalıp duruyor. hani hayranıyım, dün gece yatmadan dinledim, anısı var filan falan desem, değil, bunların hiç biri olmaksızın durmadan " fırtınalar koparsa kopsun..." diyen bir plak çalıyor kafamın içinde, hayırdır, susturamadım gitti...

... nihan eren'in hayal otel'ini bitirdim, yeni değil, eski yılda bitirmiştim. bugün kitap kulübünde konuşacaktık. zoom toplantısının ev sahibesinin (teknik söyleyişle host anlamında) işi varmış katılamayacakmış, toplantıyı düzenledi, mailleri gönderdi. güzel de bir türlü bağlanamadık, sonunda iki kişi ile toplantı niyetine sohbet yaptık, bitti gitti...

... john williams'ın stoner'ını bitirdim. yeni yılın ilk kitabı. nefis bir roman, bayıldım. sade anlatımına, onunla gelen vurucu tespitlerine, 20. yüzyılın başında geçen bir hikayesi olmasına rağmen, her devrin anlatısı olabilmek yeteneğine, altı çizilesi pek çok derin tesbitine hayran kaldım. gel gör ki, uzun bir kitap yazısı kaleme alma arzuma rağmen yazamadım gitti...

... dün akşamüstü hafif bir şey seyredeyim dedim. "aşk tesadüfleri sever"i -2'sini-  buldum, izledim. tam arzuladığım gibi öylece seyrederek geçirdim zamanı. filmde iki hikaye paralel anlatılıyor. geçmiş zaman hikayesinin oyuncularından ziyade günümüz hikayesinin oyuncularını beğendim. bir konudan fazla memnun değilim, senaryo biraz sallanıyordu, tarihi bağlantılar tam oturmamış bir miktar zaman kayması var bence, orası beni huzursuz etti gitti...

... dört sene önce bugün istanbul'a güzelce kar yağmış, hem de ne kar. her yer bembeyazmış, pencereden seyir bakmışım, fotoğrafları görünce hatırladım. bu sene kar bir yana yağmura bile hasret kaldık. bugün biraz yağmur var şükür, kar yağamadı gitti...

... bu yazı böyle ipsiz izansız gidiyor. sonunu bir toparlayamadım gitti...

... bitti!


10 yorum:

  1. böyle yazmak güzel oluyor, gayet güzel toparlanmış.sevgiler..

    YanıtlaSil
  2. "Stoner" bana da dün geldi siparişle. Elimdekini bitirince ona başlayayım bari, çok methini duydum ama önce 2666'dan bir bölüm daha okuyacağım. Diz ağrım devam, baki selam :)

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Mehtap,
    Aklıma geliverdiği gibi yazmak, yazsam mı nasıl yazsam kaygısıyla boğuşmaktan daha iyi sonuç veriyor.
    Beğendiğine sevindim, ben de memnunum. :)

    YanıtlaSil
  4. Leylakcığım,
    İnan senin dizin ağrıdıkça içim cız ediyor, keşke bir an önce geçmesinin bir yolunu bilsem ve söylesem sana. :(
    Stoner tam yayınlandığı serinin adına uygun, gerçek bir modern klasik. Keyifle okudum. :)

    YanıtlaSil
  5. Günlük tarzı yazılardan hoşlanıyorum. İki yıl kadar her gün düzenli olarak günlük tutmuştum. Belki insan kendini daha disipline ediyor bu şekilde. Aslına bakılırsa boş geçen günümüz yok, hiçbir şey yapmasak bile o günün duygu ve düşüncelerini yazıya dökebiliriz. Aradan zaman geçip, sayfaları çevirdiğinizde hafızanızda kaybolmaya yüz tutmuş pek çok detayı yeniden hatırlamak büyük haz veriyor insana. Kafanızı toparlayamadığınızı söyleseniz bile güzel iş çıkartıyorsunuz, tebrikler:)

    YanıtlaSil
  6. Kaplan Bey,
    Hoşgeldiniz ve teşekkür ederim.:)
    Şimdiki halde "günlük" görevini yeni blogum "Her Güne Üç Güzel Şey" almış gözüküyor. Gerçi biraz seçilmiş, iyi tarafından bakılmış olayları yazıyorum oraya, hatırlayınca mutlu olacaklarımı. Hani demişler ya, "hatırlamak istediklerinizi yazın" bu düstur bana iyi geliyor.



    YanıtlaSil
  7. 500 oldu artık,sizi okuyor ama takip etmiyordum,kısmet şimdiyeymiş.

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Arzu,
    Çok zarifsiniz, 500. kişi siz oldunuz demek, ne güzel!
    Sevgiler :)

    YanıtlaSil
  9. İyi seneler. :) Şu Stoner'ı üst üste birkaç yerde daha gördüm. Leylak Dalı da bunların arasında. Bu kadar övüyorsanız bir göz atayım. Yeni yazarlara iştah her zaman kabarıyor. Sevgiler..

    YanıtlaSil
  10. Sevgili Neslihan,

    Şimdi sizin blogdan geliyorum, yorum yazmaktan. Bir tür pişti, ya da kalp kalbe karşıymış durumu. :)

    İyi seneler dememiş miydim? İyi seneler tabii ki o zaman. :)

    Stoner'ı nerdeyse iki ay önce almıştım. Yeni senenin ilk kitabı olarak okudum ve çok hoş bir açılış oldu.

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!