Bizim sahilin rüzgârı sersem edip, dalgası keyif kaçırınca arabaya binip, nispeten yakın bir plaja geldik, bugün.
Plajın müzik sisteminde pop şarkılar çalıyor,
Yandaki ve arkadaki şezlongdaki ikişer kişi bıdı bıdı konuşuyor,
Denizdeki çocuklar çığlıklar atarak oynuyor,
Kitabımı açıyorum, iki satır okuyorum, dikkatim dağılıyor, kitabı kapatıyorum,
Denize gireyim diyorum, güneş tepede biraz beklesem daha iyi,
Uyumsuz olan benim sanırım, bütün bunlardan kimsenin şikayeti olmadığına göre...
Calvino'ya biraz ayıp ettim galiba, onu plaja getirerek,
Ben bir yürüyüp geleyim en iyisi,
Sevgili Okul Arkadaşım, blogu bir açtım sağ köşede tazecik bir yazı, bir tıkladım ki ne görim:)
YanıtlaSilGörünmez Kentler. Belki rastlamışsınızdır, benim en en enn kitaplarımdandır, duygumu tekrar etmekten hiç bıkmam. Keyifli okumalar dilerim size, ayıp olmaz çünkü o pek yer seçmez ve başlayınca, öyle bir alır ki içine etraftan çıt sesi bile duymazsınız:)
Sevgili Okul Arkadaşım,
SilCalvino'nun bu kitabını okumamıştım ve uzun süredir aklımdaydı. Geçende İstiklal caddesinde YKY Kitabevinden aldım nihayet. Tatilde keyifle okurum umudundaydım, ne var ki bugün gürültücü plaj ahalisi dikkatimi zorladı.
Gece balkon keyfi yaparken okuyacağım. :)
Görünmez kentlerde görünmez insanlar olma özlemi bu, pek tanıdık.. Eylülde böyleyse düşünün Temmuz’u Ağustos’u…
YanıtlaSilİşte o Temmuz Ağustos çılgın kalabalığından uzak kalmaktı amaç, keçinin sevmediği ot burnunun dibinde bitti ne yazık ki.
Silokuyup bitirince bana paslarsın di mi şekerim?
YanıtlaSilTabii ki cancağızım, biter bitmez. :)
Sil