Sevgili Okul Arkadaşım,
Sanıyorum ki, geçen iki sene hepimizin üzerinde çeşitli travmalar yarattı ve biz henüz oyunun "acımadı ki, acımadı ki" denilen kısmındayız. Henüz!
Şimdilerde yavaş yavaş bu sıkışmışlık duygularıyla baş etmek zor gelmeye başladı. (Bunu ben söylemiyorum, bilim adamları söylüyor, geçende -BBC'de muhtemelen- bütün dünyada bundan sonraki süreçte psikolojik destek gereken insan sayısının ve psikiyatrik destek isteyenlerin misliyle artacağını okudum.)
Çok tuhaf bir tesadüfle, -belki de benzer sıkışmışlık duyguları nedeniyle- bugün bir ara kendimi sizin yazdığınıza benzer şekilde bir oyunun içinde, sanal bir dünyada hissettim. Oysa, o anda sadece yağmur yağıyordu ve ben arka sokaktaki eczaneden eve doğru yürüyordum.
Sanki telefonda filan oynanan basit bir bilgisayar oyunundayım, o bilgisayar oyununun bir parçası oyuncusu filan gibiyim. Hatta, oyun öyle basit ki, hoplayıp zıplayarak bir yerden bir yere balonlar içinde giden bir oyuncak gibiyim ve belki de o baloncuklar patlamadan bir yerlere ulaşabildiğim için şanslıyım, oyuna devam edebiliyorum.
Benim gibi hayal dünyası son derecede gerçekçilik sınırlarıyla belirlenmiş birisi için, aşırı fantastik bir düşünce bu. Çok tuhaf geldim kendi kendime, bunu düşünmüş olduğum için.
ben bazen çok koştururken kendimi böyle dışardan izliyor gibi hissederim. tam da dediğin gibi, bir oyundayım sanki de anime şule'nin hedefe ulaşması için otomatiğe bağlamış gibi :) ordan mı tanışıyoruz ekmekçim :P
YanıtlaSilGaliba, oradan da tanışıyoruz Şulem. :))
SilBazen başkasının rüyasındaymışsın gibi hissettiğin oluyor mu? ;)
Ahhh Sevgili Okul Arkadaşım,
YanıtlaSilNasıl keyifle ve özel bir duygu ve halle okudum yazınızı... Keşke anlatabilsem. Yine de anlatmaya çalışayım sıcak sıcak ama sanırım anlatması o kadar kolay değil:)
Hitap cümlesinde, yüzümde şaşkın bir tebessüm, çenem avucumda:) O şaşkın tebessüm şaşkınlıktan başka bir evreye geçti sonra, sevinçli... ve son noktaya kadar hiç terketmedi. Gözlerim kısıkta sabitlenmiş ve mutlu bir sıvı gayrette, gülümseme baskın, sıvıyı tomurcuktan öte salmıyor. Ben kapılmış gidiyorum yazıda, çenem ve gülümsemem hep ama hep avuç içimde.:)
Nasıl bir keyifti, kaç tekrar okurum yazıyı ondan da emin değilim şu an, ama yaşattığınız duygunun peşini de bırakmam bu akşam, biliyorum:)
İyi ki varsınız ve iyi ki aynı okulun koridorlarında dolaşmışız:)
Gerçekten okulumuz ve koridorları sihirli gibi, bizlere de çok şey katmış olmalı. :)
SilSiz de iyi ki varsınız ve iyi ki bloglarımız bizi karşılaştırdı. :)
Anlattıklarınızı ve hissettirdiklerinizi anladım, Sevgili Okul Arkadaşım.
Teşekkür ediyorum. :)
Son iki seneye bakınca hepimizin değişik bir sanallıkta olduğunu düşünüyorum. Sanala taşınıp kendi oyunumuzu kendimiz kurduk sanki.
YanıtlaSilOlmak istediğimiz kahramanları seçip,onlara benzemeye başladık...Ve nedense sonu gelmiyor bu oyunun...
Öncelikle hoşgeldiniz Dada, :)
SilBen bu "oyundaymış" hissinin daha çok yaşadığımız gerçek dışı / gerçek üstü günlerin üzerimize düşen yansıması olduğunu düşünüyorum.
Son yıllar pek çok bakımdan zorlandığımız dönem oldu, olabildiğince kazasızca atlatalım umudundayım. :)
Ne hoş bir bağlantı olmuş böyle, yorumdan yazıya😍 Kaleminize, yüreğinize sağlık 🍀
YanıtlaSilTeşekkür ederim, blog arkadaşlığı bazen yorum yazmakla yetinemiyor işte. :)
SilYazılara, yorumlara baktım, gerçekten birçoğumuzda böyle bir his varmış, en azından yazıp çizip okutan bizim tayfada. Yalnız değilmişim:) böyle bir dönemden mi geçiyoruz, perdeler mi açıldı..
YanıtlaSilEvet, ben de aynı şeyi düşündüm sonunda, yalnız değiliz. :)
Sil